Evlilik temel iki kaynaktan beslenir: Etkileşim ve cinsellik. Bu kaynaklardan herhangi biri işlevini görememeye başladığında kısa bir süre sonra diğeri de işlevini yitirmeye başlar. Bir anda sevgilerimizi ve sevgililerimizi kaybetmeye başlarız. Sevgilerin yerini hayal kırıklığı ve öfke alır. Önce kısa konuşmalar, evet-hayırlı yanıtlar, sonra uzun suskunluklar kaplıyor ilişkimizi. Yavaş yavaş uzaklaşıyoruz. Eşlerimize ilgimizi kaybettikçe duygusal boşanmalar gerçekleşiyor, biz farkına varmasak bile.
Evlilikleri çekilmez hale getiren ve eşler arası ilişkiyi etkileyen bazı faktörler ise şunlardır:
1- Çocukluk ve ergenlik döneminden kalan bitmemiş işler.
2- Aile ile vedalaşamama. Bu durumda savrulan çiftler bir başka ailenin çocukları gibi rol almak durumunda kalabiliyorlar, eş olamıyorlar.
3- Farklılıkların vurgulanması.
Evlilikte farklılıklar benzerliklere dönüştürülmeye çalışıldıkça ilişki zarar görüyor ve çiftler yavaş yavaş birbirlerinden uzaklaşmaya başlıyorlar.
4- Ailede koalisyonlar.
Ailede koalisyonların olması demek en az iki kişinin ailedeki
bir başka kişi ya da kişilere karşı
olmaları demektir.
5- Aile dengesinin (sistemin) bozulması. Bu denge, aileye dışarıdan giren bir faktör tarafından bozulabilir; çocuğun doğumu, ölüm, iş ve statü kayıpları, aldatma, yalan ve hastalıklar..
6- Ailedeki değer sistemleri. Eşlerin ailelerinden transfer ettikleri değerler, kurallar ve iletişim biçimleri, ilişkide belirleyici olan faktörlerdendir.
Bunlar dışında hırçın ve mutsuz kişilikler, “mış” gibi evlilikler, tek taraflı olarak kariyer ve statüde farklılaşmalar, “tapusu bende” yanılgısı, ihtiyaçların değişmesi, yaşamın diğer alanlarında yeterince birlikte olamama (karı – koca olabilme ama eş olamama) gibi faktörler evliliğin çekilmez bir duruma gelmesine neden olabilir. Hayırlı günler diliyorum.