Hepsi şahsına münhasır özel üretilmiş,
yokluklar içinde yetişmiş yaralı bir nesil…
Kendimden bahsetmeyi hiç sevmem ama sanırım bahsettiğim bu neslin tam orta yerindeyim..
1950 ile 1970 yılları arasında bu dünyaya merhaba demiş en genci 50, en delikanlısı 70 yaşında
hala 18’lik deli taylar gibi ideallerinin peşinde koşan hesapsız bir nesil!..
Hiçbirinin altına hazır bez bağlanmamış…
Höllük (elenmiş ince kum) üzerinde yatmış,
şeker çuvalından pantolon, canik lastikten ayakkabı giymiş…
Bildiğimiz “gara lestik” işte..
Evde inek beslemiş,
kendine okulda Amerika’dan gelme süt tozu içirilerek beslenmiş,
bir garip nesil…
****
Hiçbirinin renkli çocukluk resmi olmamış…
Hatta hiç bebeklik çocukluk resmi dahi olmamış…
Hiç biri kreş,
dershane,
özel okul görmemiş…
Ama hepsi profesörlere ders verecek kadar bilgi sahibi olan bir tuhaf nesil…
Harp görmüş,
darp görmüş…
Baskı,
çatışma,
sorguda işkence görmüş…
Karakolda sorguda Filistin askısını,
ceza evinde isyanla tanışmış…
İhanet ve kalleşlikle
işkencede insanın “hayvan/hayvanlaşmış” yüzünü görmeyeni kalmamış…
En azı beş ihtilal,
altı muhtıra,
yedi post-modern darbeden sağ salim paçayı yırtmış…
En azı 10 ekonomik krizden nasibini almış…
Tecrübe abidesi yoklukla terbiye edilmiş,
direnç abidesi bir nesil…
****
Bu nesil özel bir nesil, birbirini vatan için katletmiş…
Vurmuş,
vurulmuş…
Dövmüş,
dövülmüş…
Ne yaptıysa yoluyla yordamıyla kendi meşrebine uygun ahlakına yakışanı yapmış…
Düşmanın da mert olanını
aramış,
buldu mu hakkını teslim
edip onu da sevmiş…
Dostun namerdinden, arkadan hançerleyeninden nefret etmiş…
Birbirini yok etme pahasına ölümüne mücadele etmiş, ama neslini tüketememiş…
Bize ayrılan köşe bu kadar!.
Devam edeceğiz elbette..