Şu coşkun tabiatı seyrediyorum. Gök gürlüyor. Yağmur yağacak gibi. Derenin sesi geliyor. Yıldırımlar yeryüzünü kolluyor. Köyümün semalarında taşkın bir hayatiyet kendini gösteriyor yine. Bir yandan da kuş seslerini dinliyorum.
Yaşamak dediğimiz o esrarlı ve harikulade his köyde beni çok derinden kuşatıyor. Ben de hayran hayran akşamın şu saatlerinde ve belki bir yağmur arefesinde bunu hissediyor, bunu düşünüyorum. Çocukluğumda hep yaptığım gibi... Fakat yaş ilerledikçe teslimiyetle beraber derinlik de çoğalıyor insanda.
Köyümü izliyorum. İçimde biriken gurbeti sakinleştiriyorum. Gökyüzü gri bulutlarla kaplı. Durmaksızın gök gürlüyor. Dağları yıldırımlar kolluyor. Bundan rahatsız olmadığım gibi ne hikmetse biraz da huzur buluyorum. Gök çatırdıyor sanki.
İşin garip tarafı gök ikiye bölünmüş gibi. Günbatımının olduğu yerler açıkken Şirinköy, Keçili tarafları kapkara kesildi. Bulutlar kümeler hâlinde köyün üzerine geliyor. Yağmur yağacak gibi oluyor. Fakat yağmıyor. Bulutlar dağların üzerinden Fırışlık Tepesi'nin ardına ağıyor. Gök yavaş yavaş açılıyor.
Balkonda oturmuş gökyüzündeki bu muhteşem hadiseyi seyrediyorum. Giderek bulutlar çekiliyor. Gök sakinleşiyor. Hatta az önce kapkara kesilen yerlerde göğün maviliği beliriyor.
Bu muhteşem gök hadisesine şahitlik ediyorum. Gökyüzünü izliyorum. Hatta gökyüzünü dinliyorum. Her türden güzelliğinin cümbüşünü duyarken köyümü bir de gökyüzünün acayip hâlleriyle seyrediyorum bugün.