Sadece A çizgisinde olanlarda değil tam karşısında olanlarda da zıddına inkılap etmek, kendini ret ve inkâr ederek A olmak istemek artık yadırganmıyor. A olmak isteyenler bir muhite, zümreye, sınıfa, bir politik cepheye, örgüte, mezhebe, cemaate mensup değil; siyasetten diyanete, sendikadan derneğe, okuldan çarşıya, meclisten fakülteye, örgütten partiye her yerdeler. İddia taşıyan, her çevreden, her etnisiteden, çevreden insanların yegâne arzu, ideal ve rüyaları gücü ele geçirip mutlak güce erişmek, yani A olmak. Mümkünse belki bir gün “Ordular ilk hedefiniz şurası” demek. Mümkünse belki bir gün tebeşirle tahtaya bir şeyler yazmak, mümkünse kendi ay güneş dil tarih düşünce tezini, takriri sükûnunu, istiklal mahkemesini, harf ve kelime ve ıstılah devrimini dikte ettirmek, mümkünse bir gün işaret parmağını sallayarak “İhtimal ki bazı kelleler gidebilir” demek ve mümkünse bazı kelleleri almak.
Bu bilinçaltı pagan bir inanç mı, bu mistik bir reenkarne olma hâli mi, bu bir kader mi, bir seçim mi, bir zorunluluk mu? İnsan neden bir başkası olmak ister? Bu soruya psikiyatrlar mı cevap verecek, ruhbanlar mı, kim cevap verecek? Bir başkası olmak kendi olmaktan zor olduğu hâlde A olmak isteyen bu insanlar bu arzularına verdikleri emeği neden kendileri olmaya harcamıyorlar?
Böyle düşünenlerin çoğu kendilerini ispatlamış, toplumsal güven ve saygınlık edinmiş, eğitilmiş insanlar. Yani demem o ki başka bir şey olmamış değiller ki başkası olmak istemeye mecbur kalsınlar. Başka toplumların, ülkelerin, milletlerin de insan kaynaklarını, beyin hücrelerini, nöronlarını heba eden böyle kara delikleri var mıdır bilmiyorum. Mesela Almanya’da, İtalya’da, Rusya’da, Mısır’da, Hindistan’da, Çin’de? Toplumun akıl sağlığını tehdit eden bu kadar canlı, diri, ürpertici bir pagan heyulaya başka bir ülkede hayat hakkı verildiğini sanmıyorum.
Hayatın her yerinde, belediye otobüsü direksiyonunda, mezuniyet töreninde, mal müdürleri, müftüler, tapu sicil muhafızları atama merasiminde, AVM açılışında, Cumhuriyet mitinginde, seçim şöleninde, siyaset meydanında hemen fark edersiniz A olmaya can atan okul birincilerini, müdürleri, başkanları, siyaset esnafını, belediye başkanını, kaymakamı, emniyet müdürünü, mühendisi, öğretmeni. Nasıl oluyorsa oluyor.
Memleketimizde böyle yerli-milli bir sorun olduğu, bu sorunun diğer sorunlarımızı kördüğüm ettiği, kendi kendimizi aşamadığımız, ergenliğin ilk evresinden ileri gidemediğimiz, en zeki evlatlarımızın erkenden reenkarne olduklarını ve bir daha eve dönmediklerini, bu kara büyü üstümüzden kalkmadıkça hiçbir grubun kesimin kanayan yaramıza merhem olamayacağını bir mahir kimse nasıl anlatır bilmiyorum ama A olmak isteyenler için ivedilikle eski Verem Savaş Derneği gibi bir derneğin kurulması şart..
Bu insanlardan biri neden Necip Fazıl, Fethi Gemukluoğlu, Sezai Karakoç, İsmet Özel, Cahit Zarifoğlu, Eşref Bitlis, Adnan Kahveci, Muhsin Yazıcıoğlu, Erbakan, Fethi Sekkin, Ömer Halis Demir, Hz. Ebubekir, Hz. Ömer, Hz. Osman, Hz. Ali, Mus’ab bin Umeyr, Hz. Aişe olmak istemez de sağdan soldan hepsi bir sabah uyandığında A olmak ister.! Her dönüm noktasında, her tarihi kavşakta yeniden harlanan bu histerik ruh göçü neyin nesidir? Ölümsüz kahraman mı olmak istiyor bu insanlar? Eskiyi devirmek, yeniyi inşa etmek mi, ne istiyorlar? Harp mi yönetmek istiyorlar sulh mü? Zafer mi kazanmak, devrim mi yapmak, tarihe mühür vurmak mı istiyorlar? Yaşarken abideleşmek, anıtlaşmak, efsaneleşmek mi istiyorlar, ne istiyorlar?
Güç ve kudret isteyen bu insanların bazısını 23 Nisan kürsülerinden beri hayat bize gösterdi. Minberde, mektepte, kışlada, ekranda her yerde görüldü onlar. Bir çocukluk ukdesi midir, bilinçaltına işlenmiş bir rüya mıdır, uyuyan pagan bir inanışın deprenişi midir, nedir bu istek?
Hayırlı cumalar diliyorum.
18 NİSAN 2025 CUMA