Cuma günkü yazımın sonunda da kısmen temas ettiğim bir savunma sisteminden söz etmiştim; Kaç ya da savaş! Bu sistem, tehlike anında vücudun belli hormonlarını devreye sokarak, kişiye ortamdan uzaklaştırmaya ya da tehlike kaynağıyla savaşmaya yönlendiren bir sistemdir. Bu bağlamda düşünüldüğünde denilebilir ki; bağırarak, öfke ile ya da kızgınlıkla söylenen sözün muhatapta hiçbir tesiri yoktur. Çünkü bağırmak bir savaştır. Ve insan muhatabına savaş açtığı zaman, karşısındakinin idrak ve muhakeme yeteneğini devreden çıkararak ‘kaç ya da savaş!’ sistemini aktive etmiş olur. Bu durumda haklı bile olsa, bu etkiyle çocuğunda olumsuz bir tepki meydana getirir. Çocuk ya duymaz hale gelerek kendini kapatır ya da karşı saldırıya geçer. Onun için de bir sözü çocuk için anlaşılır kılan şey; daha yüksek sesle söylenmesi değil; doğru dille söylenmesidir! Bu yüzden saygı dolu bir iletişimin en önemli argümanı ‘yüksek’ değil, ‘yumuşak’ sesli anne baba olmaktır. Kaldı ki, Firavun gibi bir insan bile saygın iletişimi hak ediyorsa, her birimizin evladı ‘yumuşak sesli’ saygı dolu bir muameleyi zaten sonuna kadar haketmektedir. Çocuğun yasaklamak, bağırmak, çağırmak yolu ile terbiye edilmeyeceğini ya da anne ve babaya sesin asla yükseltilmeyeceğini size bu ayet bile öğretemiyor ve anlatamıyorsa bence sizin psikolojik bir desteğe mutlaka ihtiyacınız var. “Ona yumuşak söz söyleyin, belki düşünür veya saygı duyar!” (Taha/44) Dolayısıyla takip eden yazılarımda da çeşitli ebeveynlik stillerinden söz edeceğim. Bu yeni nesil ebeveynlik stillerini; helikopter ebeveynlik, yavaş ebeveynlik ve minimalist ebeveynlik olarak tanımlayabiliriz. Şimdiden böyle bir ipucu da vermiş olayım.