Mehmed daha küçük yaşlarda, babası kendisindeki cevheri gördüğünden dolayı tahta çıkarıldı. Hıristyan ordusunun saldırı tehdidini görünce, yaşının da küçük olması hasebiyle, babası 2.Murad’ı ordunun başına geçmeye davet etmiş, babası gelmek istemeyince, o yaşta birinden beklenmeyecek bir mukabelede bulunmuştur.
‘Sen Padişahsan gel ordunun başına geç, yok ben Padişahsam emrediyorum ordunun başına geç’’.
Baba 2.Murad bunun üzerine ordunun başına geçmiş ve Varna’da düşman ordusu bozguna uğratılmış zafer kazanılmıştır.
Mehmed bundan sonra bütün gayreti ve mesaisini daha ziyade, İstanbul’un fethine ayırmıştır.
İlmi çalışmalarından geri kalmamış, hocalarından dersler almaya devam etmiş ve bilim dalında da çok ileride bir padişah olmuştur. Havan topunun mucididir. 2.Mehmed yedi dil bilmekteydi. Uluslararası diplomasiyi çok iyi biliyordu.İnce ruhlu ve şair bir padişahtı. Adalet O’nun en önemli kıstasıydı. Gayri Müslim bir mimara verdiği haksız cezadan dolayı, Kadı önünde padişah olarak yargılanmış, hatasını anlamış ve elini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştır. Eğer o mimar, Mehmed’deki adalet duygusunu görüp kısastan vazgeçmeseydi Mehmed’in de eli kesilecekti.
Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) 'in "İstanbul mutlaka fethedilecektir. Onu fetheden komutan ne güzel komutan, o ordu ne güzel ordudur." Sözleri Mehmed için en önemli kılavuz idi. 19 yaşındayken başladığı hazırlıkları 21 yaşında İstanbul’un Fethi ile tamamlamıştır. Yıkılmaz denilen Bizans’ın surlarını top atışlarıyla yıkmış, gemileri Haliç’te karadan yürütmüş, neredeyse imkansız denilen hadiseleri gerçekleştirmiştir. İstanbul’un Fethi zora girip, Çandarlı Halil Paşa’nın da etkisi ile orduda moraller bozulup yılgınlık gösterilince bütün çadırları dolaşmış, askere moral vermiş ve şu sözleriyle kararlılığını göstermiştir.
‘YA BEN İSTANBUL’U ALIRIM YA DA İSTANBUL BENİ’
Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) 'in müjdelediği fetih, bundan tam 567 yıl önce Fatih Sultan Mehmed Han tarafından gerçekleştirilmiştir. Henüz 21 yaşında olan ve İstanbul’un fethiyle Fatih ünvanını alan Fatih Sultan Mehmed, üstün askeri dehasıyla 1000 yıllık İmparatorluk olan Bizans devletini tarihten silmeyi başarmış ve Efendimiz (s.a.v.) in "o ne güzel komutan"dır mazhariyetine ulaşmıştır. Hiçbir zaman kibre kapılmamış, İstanbul’u ve Osmanlı Devleti’ni adaletle, bilimle, şefkatle.. yönetmiş, gayri müslimler dahi onun adaletinin ve şefkatinin hayranı olmuştur.
‘Kardinal kavuğu görmektense Osmanlı sarığı görmeyi tercih ederiz’ demişlerdir.
Fatih Sultan Mehmed çok büyük bir hükümdardı, çağa kapatıp çağ açmak her yiğide nasip olmaz hele hele Hz.Peygamber’in övgüsüne mazhar olmak kolay kolay bir hükümdara nasip olacak bir iş değildi. O’nun kişiliğinde, hocaları Akşemseddin, Molla Gürani ve diğer yetiştirenlerin, lalalarının payı büyüktü.
Fatih Sultan Mehmed, aynı zamanda vakfiyeci bir padişahtı. Kurduğu ve vesile olduğu yüzlerce vakıf ile hem tebaasının hem hayvanların ihtiyaçlarını karşılamış, tıbbiye konusunda çok önemli adımlar atmış ve insan sağlığı için kendi bütçesinden vakıflar kurup tebaasına hizmet etmiştir.
Fethin 567. Yıldönümünde büyük hükümdar Fatih Sultan Mehmed Han’ı rahmetle anıyor ve Arif Nihat Asya’nın Fetih Marşı’ndan şu bölüm ile yazımı tamamlıyorum:
Bu kitaplar Fatih'tir, Selim'dir, Süleyman'dır
Şu mihrap Sinanüddin, şu minare Sinan'dır
Haydi artık uyuyan destanını uyandır!
Elde sensin, dilde sen, gönüldesin, baştasın
Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın!
Delikanlım, işaret aldığın gün atandan
Yürüyeceksin, millet yürüyecek arkandan
Sana selam getirdim Ulubatlı Hasan'dan
Elde sensin, dilde sen, gönüldesin, baştasın
Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın!
Lokman ÖZKUL
Eğitimci-Yazar
lokmanozkul@gmail.com