Zaman, hayatta en çok sorguladığımız kavramlardan biridir. Geçip giden anlar, geçmişi hatırlatan bir gölge gibi yanımızda dolaşır. Her bir anı, bir hatıra bırakır geride; kimisi tatlı, kimisi acı. Bu hatıralar, kimliğimizi şekillendirirken, aynı zamanda bize hayatın ne denli geçici olduğunu hatırlatır.
İnsanlar genellikle geleceğe odaklanır; ne yapacakları, nerede olacakları üzerine düşünürler. Ancak, geçmişin izlerini silmek mümkün değildir. Geçmişte yaptığımız hatalar, aldığımız kararlar, hayatımıza yön veren olaylar, bugünkü "ben"i oluşturur. Bu nedenle, geçmişle barışmak önemlidir. Geçmişi anlamadan, geleceği inşa etmek zordur.
Zamanın akışı, bize öğrenmeyi de öğretir. Her tecrübe, bir ders içerir. Kimi zaman bu dersler acıtır; ama sonunda olgunlaştırır. Hayat, bir yolculuksa, her durak bize yeni bir şeyler katmak içindir. Düşüncelerin, hislerin ve yaşanmışlıkların ağı içinde kaybolurken, aslında kendimizi buluruz.
Zamanın kıymetini bilmek, her anı değerlendirmekle başlar. Hızla geçen günlerin içinde durup, o anın tadını çıkarmak gerekir. Sade bir gülümseme, bir dostla yapılan sohbet veya bir kitabın sayfalarında kaybolmak, zamanın değerini hissetmemizi sağlar.
Sonuç itibarıyla zaman bir nehir gibi akar; geride bıraktıklarıyla birlikte. Onu durduramazsınız ama onunla uyum içinde yaşamak, hayatın en güzel yolculuklarından birine dönüşebilir. Kimi zaman durup, nefes almak; geçmişe bakmak ve geleceği düşünmek, insanın içindeki dengeyi bulmasına yardımcı olur. Zaman, bir öğretmen; biz ise onun öğrencileriyiz.
Yalçın Sevim / Sevimli Şair