Aşkı ben seçtim. Aşkı istedim, aşkı sevdim ama bu aşkta benden geçti. Bazen soruyorlar:
“Bu yaşta aşk olur mu, âşık olunur mu?” veya “âşık mısın?” diye. Bende soruyorum siz de daha önce benim yaşımda âşık da olmuşsunuz, aşkı da, sevgiyi de, ayrılığı da yaşamışsı- nızdır diye. Aşkla da olmuyor, aşksız da. Ya ben ona âşık oluyorum ya da o bana. Muhakkak her insanın başından gelip geçen bir aşk yaşantısı olmuştur. Bazen insanlar bu aşkla ilgili bir neden bir çözüm yolu bulmak istiyorlar ama kimi çözüm buluyor kimileri de çözüm bulmaktan kaçıyor. İşin tuhaf yanı istemiyorlar gibi. Aşk için bilim veya bilimsel araştırmalar aşkın fizyolojik oluşumunu, fizyolojik karşılığını ve çözüm yol- larını bulup aşkı çözmüşlerdir. Bizler âşık olduğumuz zaman coşkuya, heyecana kapılıyoruz. Motivasyonumuzu, mutluluğu, huzurlu olmayı, sağlıklı olmayı vücudumuza aldığımız adrenalin ve serotinin (insanda mutluluk, canlılık ve zindelik hissi veren bir salgı) salgılamamızdan kaynaklanıyor. Bu salgılanan kaynaklara borçlu olduğumuzu unutmamalıyız. Neslin üretken olması, türlerin devamını ve devam niteliğini sağlamasıyla içgüdülerimizin harekete geçmesi olarak bilinir. Neslinin devamını sağlamak kadın ve erkeği, âşık ve maşuku bir arada tutan, tutsak eden bir “Aşk” vardır. Ve bu aşk ortaya çıktıktan sonra “Aşk” insanlar için hep var olmuş durumdadır.
“Âşık olan insan veya âşık olduğunu söyleyenler için ne hissediyorsun?”
“Karşılıklı bir etkileşim sağlıyor mu?”
“Elektrik alıyor musunuz?” gibi ve buna benzer birçok sorular sormuşlardır. Bu sorular bazen şöyle açıklanabilmektedir:
“Bir tutku, heyecan, zevk ve coşkulu hâl almamız gerekebilir. Ama en önemli şey bu gibi sorulara cevabın pek fazla bulunamayacağı söz konusudur. Açıklanamaz veya bir anda açıklanamaz bir hâl alır, karşı cinse duyulan hisler ve kalbin onun için, sevdiğin için deli gibi çarpmasıdır.” Bu sözler çoğu insana göre farklıdır. Farklı şekilde tanımlayanlar da vardır. Herkese göre aynı bir şey değildir. Görecelidir. Aşkın zaman içinde kişilere göre stres yaptığını, psikolojisini bozduğunu ve strese girdiklerini belirtenler vardır. Tabii ki aşk insanda stres yaratabilir. Bu stres aşkı pozitife çevirebilir. Ya da negatife... Bu stresi çoğu zaman yakınlarımızdan, arkadaşlarımızdan, çevremizden duyarız. Ya âşık oldum ya da gönlümü ona verdim, her şeyimi ona adadım diyerek yüreğimizde bir kıvılcım oluşur. İşte bu hislerimizi yaratan bu aşk hormonlarıdır.
“Aşk hormonları yüreğimi sardı,
Bedenimde yer edindi,
Gizlice orada kaldı,
Aşk hormonları yüreğimi sardı...”
Bu hormonlar hayatımızı bir anda değiştirebiliyor ve hayatımızın odak noktasını bulup oraya yerleşiveriyor. Gizli aşk dedikleri şey bu işte... Gizli ya da karşılıklı olarak doğan aşkta âşık olduğumuz kişi tutku odağımız olup, kalbimizde öyle bir yer ediniyor ki bunun farkına bile varamıyoruz. Artık ondan başkasını tanımıyor,ondan başkasını görmüyor gözümüz ve başka birini düşünemez hale geliyoruz. Sanki aşk, gönül gözümüzü kör etmiştir ondan başkasını görmeyelim diye. Bazı durumlarda kişiler aşk duygularını mutlulukla değil de, acı ve kederle birlikte algılayabilirler.
Bize dedikleri de bu olsa gerek.
Aşk dedikleri şey…
Yalçın Sevim / Sevimli Şair