Biliyorum, sıkça soruyoruz.
Neden bu kadar şiddete meyilli öfkeli bir toplum olduk diye.
Cevap akledebilen bir kalp için açık aslında;
İnsan denen varlık iki ucu açık; şeytan ve meleklerin, iyilik ve kötülüğün, sevgi ve nefretin muvazene alanı.
Lakin zaten her fırsatta yazdığımız, haykırdığımız, hemen herkesin şikayetçi olduğu bir gerçekliğimiz var.
Daha lüks bir yaşam, semiren tüketim hırsı, bu hırsı besleyen gayrimeşru yapımlar, insanın karanlık yüzünü benliğimize nakşeden programlar, ekranların algı dünyamızda kurduğu hakimiyet sayesinde aile dediğimiz çekirdek kurum, özellikle son 30 yılda çok hızlı bir değişim geçirdi.
Bu süreçte zayıflatılan baba otoritesi, yeniden kodlanan anne kavramı, sınırsız bir şekilde lanse ettirilen özgürlük kavramı, ruhsal ve manevi köklere yapılan kültürel saldırılara tek ayeti tüketim olan kapital dininin ekranlar marifeti ile hızlanan yayılma alanı da eklenince ipin ucu kaçtı maalesef.
Aile ortamında verilemeyen ve yazık ki geçim kaygısına kurban verilen ahlaki eğitimin eksikliği ise kurumlara havale edildi.
Ancak kurumlar da, bu "tek kültür" oluşturma sürecinin bir parçası idi ve biz, elimizdeki muhteşem kaynak ve birikime rağmen dışardan ithal edilen eğitim sistemleri ile kendi kalemize gol üstüne gol attığımız için orayı zaten 1945 lerde kaybetmiştik.
Bu kayıp, olmazsa olmaz ahlaki zeka eğitimini rafa kaldırıp onun yerine akademik zekâya tazim ettirdiği için de; çocukluğu elinden alınmış çocuklar, amaçsız ve ilkesiz bir genç nüfus ile başbaşa kaldık.
Boşluk kabul etmeyen yaşamsal süreç, aradaki boşluğu da haz, hız ve ayartıcı güçlerin geceli gündüzlü mesaisi ile doldurdu.
Sonuç olarak da bugün anlata anlata dilimizde tüy biten ahlâk kavramını küçülte küçülte bir cinsiyet meselesi haline getirip kadına endeskledik.
Yani aslında bugün istediğimiz kadar sızlanıp "çalan müteahhitler, liyakatsiz düzen, adaletsiz süreç, duyarsız insanlar" diyelim, olan biteni kendi ellerimizle hem de gönüllü olarak üstelik seve seve biz inşa ettik.
Zira bugün, ipin ucunu kaçırdığımız o günlerde ektiğimiz tohumlar, sadece meyve vermeye başladı.
Sizce de öyle değil mi?