Yarın cuma. Mü’minlerin bayramı. Yarın Ramazan bayramı. İki önemli günü bir arada yaşamanın buruk sevinci var üzerimizde. Yaşadığımız sel ve deprem felaketi..Yitirdiğimiz insanımız.. Kudüs..Filistin.. Sudan..Bütün bir İslam coğrafyası.. Bayramımız da cumamız da mübarek olsun inşaallah..
****
Ömer el-Beşir ve Hasan el-Türabi hayranlıkla izlenen liderlerdi.. Adnan Menderes, Turgut Özal, Adnan Kahveci, Muhsin Yazıcıoğlu, Eşref Bitlis ve daha nice kahramanlarımız gibi.. Bu iki lider Sudan’a şeriat getirmişlerdi. General Beşir, devlet başkanıydı; Türabî de ulema ve manevi rehberdi. Her ne hikmetse İngilizler bunlarla çok ilgilenirdi. Peki daha sonra ne oldu?! Beşir ile Türâbî’nin arası bozuldu; yani anlayacağınız aralarından İngiliz geçti! Kara kedi gibi..Beşir, Türâbî’yi hapse gönderdi. Yine yakın tarihte de Beşir bir darbeyle hapsi boyladı. Bugünlerde Sudan yine bir darbe girişimiyle çalkalanıyor. Çünkü işin içinde İngilizler var. Doğrudan olmasa da onların içerideki uşakları var! İngilizlerden ya da IMF’den para alanlar onların dediğini yapmak zorundalar! 30 yıllık şeriat macerası Dimyat’la sonuçlandı anlayacağınız. Elde ne şeriat kaldı, ne ülke. Ülke ikiye bölündü, güney yarısı gitti, Hıristiyanlara verildi. “Güney Sudan” adıyla dünyanın 193. ülkesi oldu. Peki bu giden yarısında neler vardı?!Tabi ki petrol yatakları ve yeraltı kaynakları. Hani bir söz vardı ya, Kenya’nın kurucu devlet başkanı Jomo Kenyatta’ya atfedilen: “Batılılar geldiklerinde onların elinde İncil, bizim elimizde topraklar vardı. Bize gözlerimizi kapayarak dua etmeyi öğrettiler. Gözümüzü açtığımızda bizim elimizde İncil, onların elinde topraklar vardı.”… Aynen öyle oldu. Bizimkilerin elinde şeriat kaldı, onların elinde petrol. Hatta şimdi şeriat da kalmadı. Bizde de bir söz var; “Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az!”
Hayırlı cumalar hayırlı bayramlar diliyorum.