Bu yazıda memleketimde derlediğim bazı manilere yer vermek istiyorum. Çatalpınar-Güney Mahallesi’nde derlenen Ramazan manilerinde aslında insanların hayata yaklaşımına dair izlere rastlamak mümkündür. Bunların içinde bazen sanat değeri olan şeyler de çıkar. Aşağıdaki maniler belki söyleyiş bakımından değil fakat mana bakımından böyledir:
Çarşıda çıra yanar
Gittikçe ırak yanar
Sevdaluk bir şey değil
Arada yürek yanar
*
Elifin hecesi var
Gündüzün gecesi var
Seversen kızdan sev
Gelinin kocası var
Fakat manilerin en önemli tarafı sosyal hayatın bazı yönlerini, bir hasreti, bir teamülü ortaya koymalarıdır. O sebepten sosyal bilimcilerin bu türden eserleri ihmal etmemesi gerekir. Köyümüzün manileri genelde evlilik ve kız isteme gibi konular etrafında dönüp dolaşır. Hele şu maniye bir bakın:
Yaylalarım düz olsa
Koyunlarım yüz olsa
Yüz koyunu güderim
Arkadaşım kız olsa
Bunlardan bazıları ise yine bu konular etrafında dönmekle beraber işi biraz da muzipliğe vururlar:
Karpuz kestim sulandı
Kafam gözüm bulandı
Kırılacası kollarım
İnce bele dolandı
*
İnce çubuk bel verir
Tepesinden gül verir
El uşağı değil mi
Sever sever koyverir
*
Ha buranın ekini
Tuttum kızın tekini
Ormandan yol açarım
Kızlarınan kaçarım
*
Ah dedem sağ olsaydı
Yanımızda olsaydı
Bir karlı dağ idi
Arkamızda olsaydı
Köyün manilerinin bunlardan ibaret olmadığı, birçoğunun zaman içinde unutulduğu bellidir. Ancak derleyebildiklerimi buraya kaydedebildim. Köydeki manilerin genelde ramazanlarda veya bayramlarda söylenen manilerden oluştuğu görülmektedir. Bu manilerden zaman zaman karşılaştığım örnekler şöyledir:
Uyanın ağalar uyanın
Arife bayram edelim
Arife bayram aşkına
Çıkalım cennet köşküne
*
Dömbelek çalmaya geldim
Bavşiş almaya geldim
Bavşiş değil muradım
Ağaları görmeye geldim
*
Dömbeleğin içi tekir
Bana derler Molla Bekir
Getirirsen börek getir
Getirmezsen para getir
*
Akşamdan geldim kapına
Selam verdim yapına
Selamımı almazsan
Daha gelmem kapına
*
Eski cami direk ister
Söylemeye yürek ister
Benim karnım toktur amma
Arkadaşım börek ister
*
İstanbul’dan gelen Tatar
Kamçısını göğe atar
Şimdi benim … abim
Bana bir binlik atar
*
Ey murşular murşular
Yeni çıktı turşular
Eller bahşiş veriyor
Siz de verin komşular
*
Şekerim var ezilecek
İnce dölbent(ten) süzülecek
Çok bekletmen ağalar
Çok yerim var gezilecek
*
Mezarlıktan geçerken
Fenerimi taşladılar
Ben kapıya varınca
Kan uykuya daldılar
*
Uyanın ağalar uyanın
Arife bayram edelim
Arife bayram aşkına
Çıkalım cennet köşküne
*
Bahçelerde bul beni
Verem ettin sen beni
Nasıl verem olmayım
Eller seviyor seni
*
Dere geliyor dere
Gumunu sere sere
Al götür beni dere
Yarimin olduğu yere
*
Irmak geçtim dışı yok
Yüzük buldum gaşı yok
Aha bu köyün içinde
Sevdiğimden başkası yok
*
Fasulye turşusuna
Geçerim garşısına
İnsan böyle eder mi
Gapı bir gomşusuna
Bu son maniler özellikle Ramazanlarda söylediğimiz manilerdir. Biz küçük yaşlarımızda özellikle Burhan, Samet ve Yakup’la sahurdan önce kalkar ve köyde, İnedirli’de, Kilköyü’nde dömbelek çalardık. İlk dömbeliğimizi Mengil Dayım yapmıştı. Sonra onu örnek alarak biz birkaç sene boyunca kendi dömbeleklerimizi yapar olduk. Bunun için eski bir elek kasnağı, hortum, tel, muşamma ve pense yeterliydi. Bu kadar basit düzenek işimizi bir Ramazan boyunca görürdü.
Bu Ramazan manilerinde dikkati çeken şeylerden birisi de börektir. Ramazan’ın en önemli ve insanı tok tutan hamurişlerinden olduğu gibi börek bizim köyün özellikle Saz ahalisinin de en çok sevdiği hamurişidir. Fındık toplarken özellikle börek yapılmasına dikkat edilir.