Koronavirüs salgını nedeniyle normal bir süreçte değiliz. İki önceki yazım ‘Yeni Normal’ idi. İçinde bulunduğumuz dönemi b u şekilde adlandırıyoruz. Lakin halkımızın bir kısmı her şey bitmiş, normalleşmişiyiz, virüs filan ortada kalmamış, eskiden yaptıklarımızı şimdi de rahat rahat yapabiliriz havasına kapılmışlar. Büyük bir yanılgı içindeler. Keşke tamamen normalleşsek, eski güzel günlerimize geri dönsek ama bunun için bir süreye daha ihtiyacımız var. Bu sürenin ne kadar olacağı da bizim elimizde. Yeni Normal dönemde tedbirlere ne kadar çok riayet edersek; maske, mesafe ve temizlik özellikle el temizliği kurallarına ne kadar titiz bir şekilde uyarsak bu süreyi daha çok kısaltırız. Sağlık Bakanımız Dr.Fahrettin Koca sürekli uyarıyor yanlış örnekleri de göstererek. Uyarılar bizler için, işin şakaya gelir tarafı yok. Yazıyı yazdığım esnada ülkemizde toplam vaka sayısı 180.000 e yaklaşmıştı. 4792 vatandaşımızda bu salgın hasatlıktan hayatını kaybetmişti. Yoğun bakımda ve entübe olan ve de tedavisi devam eden hastalarımız var, umarım en kısa zamanda iyileşirler.
‘Bana bir şey olmaz’ sözü çok sıradan ve sorumsuzca söylenmiş olan bir sözdür. Kime neyin ne olacağını Allah bilir lakin bunu söyleyenlere velev ki, bir şey olmadı peki hastalığı bulaştırdıkları insanlar ne olacak. Çok büyük bir vebal değil mi? Hastalığı bulaştırdığı bir insan hayatını kaybettiğinde bunun vebali kime ait olacak. Kul hakkı diye bir şey var, hiç kimse hesap sormazsa Allah sorar. Özellikle gençlerin bir kısmında vurdumduymazlık var. Nasıl olsa gençler etkilenmiyormuş diye yanlış bir düşünce ile çok rahat hareket ediyorlar. İstanbul Moda’daki karışık dans, oynama görüntüleri, birçok vilayetimizde askere uğurlama görüntüleri, parklarda çeşitli alanlarda sosyal mesafeyi ortadan kaldıran görüntüler uzayıp gidiyor. Maske takmayan insanlarımız, koruma sağlamayan tarzda göstermelik çeneye takılan maskeler, gelişigüzel yerlere atılan maske ve eldivenler hepsi birer sorumsuzluk örneği maalesef. Misafirliklere gidip gelmeler, davet vermeler nadir de olsa mevlit okutmalar, taziye ziyaretleri virüsün yayılmasında etken olan diğer nedenler. Televizyonlara, sosyal medyaya, bazı uzmanlara bakıyorum ikinci dalga uyarısı yapıyorlar. Anlayamadığım şu, neyin ikinci dalgası? Birinci dalgadan kurtulduk mu ki ikinci dalgadan bahsediyorsunuz? Bizim haberimiz yok ta; virüs ülkemizde sıfırlandı, vakalar bitti ölüm vakaları sıfır olarak devam ediyor öyle mi? Hiçbirşeyin bitiği yok böyle giderse bir müddet daha kurtulamayacağız bu virüs salgınından. Biz birinci dalgadan kurtulalım da inşallah ikinci dalga diye birşey olmaz diye ümit ediyorum. Evet hepimiz sıkıldık, bunaldık lakin yoğun bakımdakilerin, entübe hastaların sıkıldığı, bunaldığı kadar olabilir mi?
Sosyal hayat ekonomik hayat da bir yandan devam etmek durumunda. Esnafımız ve diğer çalışanlar, çalışıp evlerine ekmek götürmek durumunda. Biz sorumsuzca davranmaya devam edersek önceki kısıtlamalar tekrar gelir onlar da mağdur olurlar, hiçbirimizin böyle bir düşüncesizliği yapmaya hakkı yok. Devletimiz ‘Yeni Normal’ süreçle her konuyu düzenliyor. Bizde tedbirlere uyarak; maske, mesafe ve temizlik kuralları doğrultusunda üzerimize düşeni yapmalı, hem kendimizi ve çevremizi virüsten korumalı hem de vatandaş olarak devletimize ve şu salgın sürecinde en büyük emeği sarfeden sağlık çalışanlarımıza yardımcı olmalıyız. Bizim sorumsuzluklarımız en çokta sağlık çalışanlarımızın moral ve motivasyonunu etkiliyor.
Tedbir bizden takdir Allah’tan..
Lokman ÖZKUL
Eğitimci –Yazar
lokmanozkul@gmail.com
‘Bana bir şey olmaz’ sözü çok sıradan ve sorumsuzca söylenmiş olan bir sözdür. Kime neyin ne olacağını Allah bilir lakin bunu söyleyenlere velev ki, bir şey olmadı peki hastalığı bulaştırdıkları insanlar ne olacak. Çok büyük bir vebal değil mi? Hastalığı bulaştırdığı bir insan hayatını kaybettiğinde bunun vebali kime ait olacak. Kul hakkı diye bir şey var, hiç kimse hesap sormazsa Allah sorar. Özellikle gençlerin bir kısmında vurdumduymazlık var. Nasıl olsa gençler etkilenmiyormuş diye yanlış bir düşünce ile çok rahat hareket ediyorlar. İstanbul Moda’daki karışık dans, oynama görüntüleri, birçok vilayetimizde askere uğurlama görüntüleri, parklarda çeşitli alanlarda sosyal mesafeyi ortadan kaldıran görüntüler uzayıp gidiyor. Maske takmayan insanlarımız, koruma sağlamayan tarzda göstermelik çeneye takılan maskeler, gelişigüzel yerlere atılan maske ve eldivenler hepsi birer sorumsuzluk örneği maalesef. Misafirliklere gidip gelmeler, davet vermeler nadir de olsa mevlit okutmalar, taziye ziyaretleri virüsün yayılmasında etken olan diğer nedenler. Televizyonlara, sosyal medyaya, bazı uzmanlara bakıyorum ikinci dalga uyarısı yapıyorlar. Anlayamadığım şu, neyin ikinci dalgası? Birinci dalgadan kurtulduk mu ki ikinci dalgadan bahsediyorsunuz? Bizim haberimiz yok ta; virüs ülkemizde sıfırlandı, vakalar bitti ölüm vakaları sıfır olarak devam ediyor öyle mi? Hiçbirşeyin bitiği yok böyle giderse bir müddet daha kurtulamayacağız bu virüs salgınından. Biz birinci dalgadan kurtulalım da inşallah ikinci dalga diye birşey olmaz diye ümit ediyorum. Evet hepimiz sıkıldık, bunaldık lakin yoğun bakımdakilerin, entübe hastaların sıkıldığı, bunaldığı kadar olabilir mi?
Sosyal hayat ekonomik hayat da bir yandan devam etmek durumunda. Esnafımız ve diğer çalışanlar, çalışıp evlerine ekmek götürmek durumunda. Biz sorumsuzca davranmaya devam edersek önceki kısıtlamalar tekrar gelir onlar da mağdur olurlar, hiçbirimizin böyle bir düşüncesizliği yapmaya hakkı yok. Devletimiz ‘Yeni Normal’ süreçle her konuyu düzenliyor. Bizde tedbirlere uyarak; maske, mesafe ve temizlik kuralları doğrultusunda üzerimize düşeni yapmalı, hem kendimizi ve çevremizi virüsten korumalı hem de vatandaş olarak devletimize ve şu salgın sürecinde en büyük emeği sarfeden sağlık çalışanlarımıza yardımcı olmalıyız. Bizim sorumsuzluklarımız en çokta sağlık çalışanlarımızın moral ve motivasyonunu etkiliyor.
Tedbir bizden takdir Allah’tan..
Lokman ÖZKUL
Eğitimci –Yazar
lokmanozkul@gmail.com