Bencillik insanın ene duygusuna sahip olması, ben diyerek kendini en üste koyması ve menfaatler söz konusu olduğunda kendisinden başkasını düşünmemesidir. Günümüz kapitalist dünyasında insan kendini merkez noktaya koydu ve onun öncelikleri ilk sırada yer aldı. Kendisinden başka kimseyi gözü görmez oldu. Ben sefa içerisinde olayım da kim ne olursa olsun anlayışına kapıldı.
Peki herkes öyle mi?
Elbette ki değil. Lakin insanların ekserisi bu konumda veya biraz daha yakın. Yoksa dünyada bu kadar açtan, fakir fukaradan, evsiz barksızdan bahsedebilir miydik. Japon Yazar Fuminori Nakamura ‘Hırsız’ adlı romanında şöyle diyor: ‘’Dünyada açlık çeken tek bir çocuk bile olduğu müddetçe, her türlü servet çalıntıdır’’.
Bir çocuğu bırakın milyonlarca çocuk ve anne babası, yakınları Yemen’de, Afrika’da ve değişik yerlerde.. açlık ve susuzluk sıkıntısı çekiyor. Bu bütün inanlık için bir vebaldir, bir kısım insanlar servet içinde yüzerken birileri hala açlıktan ölüyorsa vebali öncelikle bu büyük servet sahiplerine aittir. Sonra da diğer insanlara. Hiçbirimiz bu sorumluluktan uzak değiliz. Hepimizin bir mesuliyeti var. İslam Dini bunun için tedbirler almış. Zekat, fitre, kurban ibadetlerini emretmiş. Sadaka-i Cariyeyi teşvik etmiş, devamlı yardımda bulunmayı öğütlemiş, Peygamberler bunun öncüsü olmuş. Efendimiz (s.a.v.) ‘Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir’ demiş. Bir beldede bir insan açlıktan ölürse vebali o beldedeki bütün insanlara aittir.
Bencil insanlar Allah tarafından en sevilmeyen insanlardandır. Kur'an-ı Kerim'de “Gerçekten insan, pek hırslı yaratılmıştır. Kendisine bir fenalık dokunduğunda sızlanır, feryat eder. Ona imkân verildiğinde ise pinti kesilir,'' (70 Mearic 19-21) buyrularak, insanda gerçekleşebilecek bencillik vasfının çirkinliğine dikkat çekilmiştir.
Bencillik, ben merkezli bir hayat tasavvurudur. “BEN tok olduktan sonra bütün insanlar açlıktan ölse bana ne!”, “BEN sağlıklı olduktan sonra herkes hasta olsa gam yemem!”, “BANA değmeyen yılan bin yaşasın!” deyimleri “BENCİLLİK” kavramını çok iyi ortaya koyan ifadelerdir. Pragmatist (faydacı) bir Egonun çemberine sıkışan insan bencildir.
Şeytan'a ait bir özellik olan bencillik kaynaklı kibir ise, onun Hz. Adem'e secde etmesini engellemişti. Cenab-ı Allah bunu Kur'ân-ı Kerim'de şöyle anlatmaktadır:
"Hz. Adem'e) secde etmekten yalnızca İblis kaçındı. Kibirlendi ve kâfirlerden oldu" (el-Bakara, 2/34).
Bencillik ve kibir insanın yolunu şaşırtır, Allah’a bile imanına engel olur. Bu hale gelmiş bir bencil, artık heva ve hevesini, nefsini ilah etmiş olan bir insandır.
Bencillik ferdi diğer fertlerden ayırır, topumu parçalara böler, müşterek çalışmayı güçleştirir. Oscar Wilde şöyle diyor: ‘Bencillik, inanın istediği gibi yaşaması değil, başkalarını kendi istediği şekilde yaşamaya zorlamasıdır’.
Bencil insan ben ne diyorsam o yaklaşımındandır. Tabiii böyle bir düşünce olamaz olsa da insanca ve müslümanca değildir.
Yazımızı ünlü düşünür Epictetos’un şu özlü sözüyle bağlayalım:
‘’İnsanların ruhlarından söküp atacakları yalnız iki şey vardır: Bencillik ve imansızlık’’.
Lokman ÖZKUL
Eğitimci-Yazar
Peki herkes öyle mi?
Elbette ki değil. Lakin insanların ekserisi bu konumda veya biraz daha yakın. Yoksa dünyada bu kadar açtan, fakir fukaradan, evsiz barksızdan bahsedebilir miydik. Japon Yazar Fuminori Nakamura ‘Hırsız’ adlı romanında şöyle diyor: ‘’Dünyada açlık çeken tek bir çocuk bile olduğu müddetçe, her türlü servet çalıntıdır’’.
Bir çocuğu bırakın milyonlarca çocuk ve anne babası, yakınları Yemen’de, Afrika’da ve değişik yerlerde.. açlık ve susuzluk sıkıntısı çekiyor. Bu bütün inanlık için bir vebaldir, bir kısım insanlar servet içinde yüzerken birileri hala açlıktan ölüyorsa vebali öncelikle bu büyük servet sahiplerine aittir. Sonra da diğer insanlara. Hiçbirimiz bu sorumluluktan uzak değiliz. Hepimizin bir mesuliyeti var. İslam Dini bunun için tedbirler almış. Zekat, fitre, kurban ibadetlerini emretmiş. Sadaka-i Cariyeyi teşvik etmiş, devamlı yardımda bulunmayı öğütlemiş, Peygamberler bunun öncüsü olmuş. Efendimiz (s.a.v.) ‘Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir’ demiş. Bir beldede bir insan açlıktan ölürse vebali o beldedeki bütün insanlara aittir.
Bencil insanlar Allah tarafından en sevilmeyen insanlardandır. Kur'an-ı Kerim'de “Gerçekten insan, pek hırslı yaratılmıştır. Kendisine bir fenalık dokunduğunda sızlanır, feryat eder. Ona imkân verildiğinde ise pinti kesilir,'' (70 Mearic 19-21) buyrularak, insanda gerçekleşebilecek bencillik vasfının çirkinliğine dikkat çekilmiştir.
Bencillik, ben merkezli bir hayat tasavvurudur. “BEN tok olduktan sonra bütün insanlar açlıktan ölse bana ne!”, “BEN sağlıklı olduktan sonra herkes hasta olsa gam yemem!”, “BANA değmeyen yılan bin yaşasın!” deyimleri “BENCİLLİK” kavramını çok iyi ortaya koyan ifadelerdir. Pragmatist (faydacı) bir Egonun çemberine sıkışan insan bencildir.
Şeytan'a ait bir özellik olan bencillik kaynaklı kibir ise, onun Hz. Adem'e secde etmesini engellemişti. Cenab-ı Allah bunu Kur'ân-ı Kerim'de şöyle anlatmaktadır:
"Hz. Adem'e) secde etmekten yalnızca İblis kaçındı. Kibirlendi ve kâfirlerden oldu" (el-Bakara, 2/34).
Bencillik ve kibir insanın yolunu şaşırtır, Allah’a bile imanına engel olur. Bu hale gelmiş bir bencil, artık heva ve hevesini, nefsini ilah etmiş olan bir insandır.
Bencillik ferdi diğer fertlerden ayırır, topumu parçalara böler, müşterek çalışmayı güçleştirir. Oscar Wilde şöyle diyor: ‘Bencillik, inanın istediği gibi yaşaması değil, başkalarını kendi istediği şekilde yaşamaya zorlamasıdır’.
Bencil insan ben ne diyorsam o yaklaşımındandır. Tabiii böyle bir düşünce olamaz olsa da insanca ve müslümanca değildir.
Yazımızı ünlü düşünür Epictetos’un şu özlü sözüyle bağlayalım:
‘’İnsanların ruhlarından söküp atacakları yalnız iki şey vardır: Bencillik ve imansızlık’’.
Lokman ÖZKUL
Eğitimci-Yazar