AİLE toplumun temel taşı. En küçük kurumu… En muhkem kalesi. Yabancıların giremediği mahremiyet alanı. Aile kurumu sağlam olan bir toplum güçlüdür. İnanç ve kültürel değerlerimiz sebebiyle, normalde sağlam bir aile yapımız var. Bizi dışa karşı güçlü kılan sebeplerden biri de bu. Aile kurumu yıkılırsa toplum çöker. Aile kalesini koruyamayan toplumlar devletlerini de koruyamazlar.
Aile kurumumuz genel anlamda bakıldığında küresel tehdit altında.
Allah insanı “erkek” ve “dişi”den yarattığını (Hucurât, 13) bildiriyor. “Kadın ve erkeğin varlığı” fıtrî bir olgu. Hal böyleyken yaratılışı inkâr eden aklı evveller var. Sanki her şey tesadüfen olmuş gibi. Özellikle şunu belirtelim ki; kainatta tesadüfe tesadüf etmek imkansızdır. Yüce Allah her şeyi belli bir ölçüye göre yaratmıştır. ‘’O’nun yaratışında en ufak bir noksanlık göremezsin’’ mealinde Kur’an-ı Kerim’de belirtiliyor. Bu kesinliğin aksine kasıtlı olarak yanlış düşünceleri! fikirleri topluma kabul ettirebilmek için bazı ifsad ediciler seferber olmuş durumdalar. Örneğin bir firma, bebek mamasını tanıtırken şu ifadeyi kullanıyor: “Bebeklerinizi cinsiyet kalıplarına sokmadan yetiştirin.”
Bir kısım insanların, ideologların cinsiyetsiz bir nesil yetiştirmek istediklerinin farkında mısınız?
Dikkatinizi çekiyor mu? Özellikle çizgi filmlerde, cinsiyeti belli olmayan insan figürleri hızla artıyor. Toplum insanlığından ve kimliğinden uzaklaştırılıyor.
Küresel saldırıların asıl hedefi aile kurumumuz. Diğer bir yandan da feminizm her yeri kasıp kavuruyor. Kadın ve erkek birbirine düşman edilmeye gayret ediliyor. Ailesiz bir toplum oluşturmaya çalışıyorlar. Feminizm ve LGBT gibi.. ideoloji ve cinsiyetsizliği savunan düşüncelerin Müslüman-Türk aile yapısında yeri olmadığını açık ve net olarak söyleyebilirim. Erkeğin kadına tahakkümü gibi bir düşünceyi de kesinlikle kabul edemeyiz. Erkek ve kadın arasında bedensel farklılıklar vardır, üstünlük cinsiyette değildir. Aslında erkek ve kadın bir elmanın yarısı gibidirler, birbirlerini tamamlarlar.
Ailevi sıkıntılardan dolayı cinnet geçirenler var, yuvalar yıkılıyor, çocuklar ortada kalabiliyor.
Sorumluluğunu kavrayanlar uyarıyor. Yazar Yusuf Kaplan aileyi koruma adına görüşlerini paylaştığı bir yazısında şöyle diyor: “Televizyonlarda, neredeyse bütün diziler aileyi kurşuna dizmekten başka bir şey yapmıyor. Kadın kuşağı programları ailenin köküne kibrit suyu dökmekten, kadını aşağılamaktan başka bir şey değil. Aileyi kaybedersek, insanı kaybederiz; insan kalamayız.” (8. 12. 2019)
Yusuf Kaplan gibi.. yazar ve düşünürlerin sözlerine, uyarılarına kulak vermek gerekir. Medyanın bir kısmı aile yapısına ciddi anlamda zarar veriyor. Aile dışı ilişkilerin arttığı, çıplaklığın yarı çıplaklığın özendirildiği film ve diziler, magazin programları ve bunun gibi.. diğer programlar. İstemeyen seyretmesin demekle olmaz bu işler, herkese yönelik bir yayın yapıyorsan sorumlu bir yayın politikası izlemek durumundasın. Sonra reytinglerde şöyleyiz böyleyiz demeyi biliyorsunuz. Tv, internet, sosyal medya ve diğer iletişim araçları doğru yönde kullanılmadığında aile yapısına ciddi anlamda zararlar veriyor. Bu konuda ebeveynler de çocuklarına karşı sorumluluklarını yerine getirmek durumundalar. Sosyal medyada tanıştığı kişilerle kaçan, art niyetli insanların tuzağına düşen çok fazla gencimiz var. Çocuklarımızı gençlerimizi kendi haline bırakırsak istenilmeyen sonuçlarla karşı karşıya kalınabilir Allah muhafaza.
Aile sevgi ve saygıyla büyür sorumlulukların yerine getirilmesi ile huzurun hakim olduğu müesseseler haline gelir. Aile bütünlüğü, ailenin huzuru kırmızı çizgimiz olmalı..
Lokman ÖZKUL
Eğitimci-Yazar
Aile kurumumuz genel anlamda bakıldığında küresel tehdit altında.
Allah insanı “erkek” ve “dişi”den yarattığını (Hucurât, 13) bildiriyor. “Kadın ve erkeğin varlığı” fıtrî bir olgu. Hal böyleyken yaratılışı inkâr eden aklı evveller var. Sanki her şey tesadüfen olmuş gibi. Özellikle şunu belirtelim ki; kainatta tesadüfe tesadüf etmek imkansızdır. Yüce Allah her şeyi belli bir ölçüye göre yaratmıştır. ‘’O’nun yaratışında en ufak bir noksanlık göremezsin’’ mealinde Kur’an-ı Kerim’de belirtiliyor. Bu kesinliğin aksine kasıtlı olarak yanlış düşünceleri! fikirleri topluma kabul ettirebilmek için bazı ifsad ediciler seferber olmuş durumdalar. Örneğin bir firma, bebek mamasını tanıtırken şu ifadeyi kullanıyor: “Bebeklerinizi cinsiyet kalıplarına sokmadan yetiştirin.”
Bir kısım insanların, ideologların cinsiyetsiz bir nesil yetiştirmek istediklerinin farkında mısınız?
Dikkatinizi çekiyor mu? Özellikle çizgi filmlerde, cinsiyeti belli olmayan insan figürleri hızla artıyor. Toplum insanlığından ve kimliğinden uzaklaştırılıyor.
Küresel saldırıların asıl hedefi aile kurumumuz. Diğer bir yandan da feminizm her yeri kasıp kavuruyor. Kadın ve erkek birbirine düşman edilmeye gayret ediliyor. Ailesiz bir toplum oluşturmaya çalışıyorlar. Feminizm ve LGBT gibi.. ideoloji ve cinsiyetsizliği savunan düşüncelerin Müslüman-Türk aile yapısında yeri olmadığını açık ve net olarak söyleyebilirim. Erkeğin kadına tahakkümü gibi bir düşünceyi de kesinlikle kabul edemeyiz. Erkek ve kadın arasında bedensel farklılıklar vardır, üstünlük cinsiyette değildir. Aslında erkek ve kadın bir elmanın yarısı gibidirler, birbirlerini tamamlarlar.
AİLE MÜESSESİ İLGİYİ EN ÇOK HAK EDEN KURUM
Aileyi ihmal edersek kendimizi ihmal ederiz, geleceğimizi tehlikeye atarız. Avrupa’da ve birçok ülkede aile müessesesi çökmek üzere. Bizde de böyle bir durum oluşturmak isteyen zihniyetlerin olduğunun farkındayız. Aile içi cinayetler maalesef artıyor. Kadına şiddet bitmek bilmiyor. Oysa ki; Resulullah (s.a.v.) ‘Kadınlar Size Emanettir’ buyurmuştu. Emanete ihanet olur mu!..Ailevi sıkıntılardan dolayı cinnet geçirenler var, yuvalar yıkılıyor, çocuklar ortada kalabiliyor.
Sorumluluğunu kavrayanlar uyarıyor. Yazar Yusuf Kaplan aileyi koruma adına görüşlerini paylaştığı bir yazısında şöyle diyor: “Televizyonlarda, neredeyse bütün diziler aileyi kurşuna dizmekten başka bir şey yapmıyor. Kadın kuşağı programları ailenin köküne kibrit suyu dökmekten, kadını aşağılamaktan başka bir şey değil. Aileyi kaybedersek, insanı kaybederiz; insan kalamayız.” (8. 12. 2019)
Yusuf Kaplan gibi.. yazar ve düşünürlerin sözlerine, uyarılarına kulak vermek gerekir. Medyanın bir kısmı aile yapısına ciddi anlamda zarar veriyor. Aile dışı ilişkilerin arttığı, çıplaklığın yarı çıplaklığın özendirildiği film ve diziler, magazin programları ve bunun gibi.. diğer programlar. İstemeyen seyretmesin demekle olmaz bu işler, herkese yönelik bir yayın yapıyorsan sorumlu bir yayın politikası izlemek durumundasın. Sonra reytinglerde şöyleyiz böyleyiz demeyi biliyorsunuz. Tv, internet, sosyal medya ve diğer iletişim araçları doğru yönde kullanılmadığında aile yapısına ciddi anlamda zararlar veriyor. Bu konuda ebeveynler de çocuklarına karşı sorumluluklarını yerine getirmek durumundalar. Sosyal medyada tanıştığı kişilerle kaçan, art niyetli insanların tuzağına düşen çok fazla gencimiz var. Çocuklarımızı gençlerimizi kendi haline bırakırsak istenilmeyen sonuçlarla karşı karşıya kalınabilir Allah muhafaza.
Aile sevgi ve saygıyla büyür sorumlulukların yerine getirilmesi ile huzurun hakim olduğu müesseseler haline gelir. Aile bütünlüğü, ailenin huzuru kırmızı çizgimiz olmalı..
Lokman ÖZKUL
Eğitimci-Yazar
Allah razı olsun Lokman hocam. Kaleminize ve yüreğinize sağlık.