Panelin açış konuşmasını ATSO Meclis Başkanı Mustafa Ali Çelikten yaptı. Çelikten, “6 Şubat’ta meydana gelen asrın felaketinden sonra Meclis toplantımızda Odamız’ın deprem bölgesi için yaptığı yardımları değerlendirmiştik. Toplantımızın sonunda, deprem kavramını ve depremin etkilerinin en aza indirilmesinin yöntemlerini alanında uzmanlardan dinlemeyi gündeme getirdim. Bu öneri, Meclis Üyelerimiz’in oybirliğiyle kabul edildi. Bugün düzenlediğimiz panelin çıkış noktası, Meclis toplantımız oldu. Deprem dolayısıyla yeni bir atasözü gibi bir cümleyi kullanmaya başladık: Deprem değil binalar öldürür. Bu gerçekliği kabul ettiğimiz andan itibaren önlem almaya başlayacak; güzel memleketimizde huzur ve afiyetle, birlik ve beraberlik içinde yaşayacağız. Ben panelimizin faydalı olacağını düşünüyor, konuşmacılarımıza ve katılımcılarımıza teşekkür ediyorum” dedi.
DEPREM, ÜLKEMİZİN GERÇEKLİĞİ
ATSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Hayrettin Güzbey de selamlama konuşması yaparak “6 Şubat 2023 tarihinde Kahramanmaraş merkezli iki büyük deprem yaşadık; çok kısa bir süre sonra Hatay merkezli iki büyük deprem daha meydana geldi. Bu depremlerde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifa diliyorum. Depremler, bölgedeki 11 ili ve bu illerde yaşayan 14 milyon kişiyi doğrudan, ülkemizdeki diğer tüm illeri de dolaylı olarak etkiledi.Deprem bölgesindeki 200 bine yakın işletme, asrın felaketinden etkilendi. Depremlerin ardından meydana gelen iç göç hareketliliği de bölgedeki üretimi olumsuz yönde etkileyeceğe benziyor. Uzmanlara göre deprem bölgesindeki ekonomik faaliyet kısa vadede yarı yarıya düşecek” ifadelerini kullandı.
Güzbey, konuşmasına şöyle devam etti:
“Durum tespiti yapınca elbette olumsuz bir tablo ile karşı karşıya kalıyoruz. Ama devletimiz ve milletimiz elbirliğiyle nice zorlukların üstesinden geldiği gibi bu büyük felaketin de üstesinden gelecektir. Deprem, vatan edinmekten büyük gurur duyduğumuz, bereketli ve medeniyetin beşiği olan Anadolu’nun gerçekliği. Her nimetin bir külfeti vardır, bizim külfetimiz de deprem. Bunu bilerek hareket ettiğimiz takdirde depremleri sadece doğa olayı olarak takip edeceğiz.
Deprem ve diğer tüm afetler için hazırlanan eylem planları, 3 aşamadan oluşur: Birinci aşama, afet öncesi, ikinci aşama afet sırası, üçüncü aşama ise afet sonrasıdır.
Deprem meydana gelmeden binaların deprem gerçeğinin farkına varılarak yapılması, sağlam zeminler üzerinde binaların inşa edilmesi, kullanılacak inşaat malzemelerinin kalitesi ve inşaattaki her adımın takibi gerekir. Yıpranmış binaların da yine gözden geçirilerek bilim ve teknik ışığında güçlendirilmeleri zorunludur. Deprem sırasında ise, soğukkanlı davranılmalı, yaşam üçgeni sağlayacak bir konumda depremin bitmesi beklenilmelidir. Deprem sonrasında ise organizasyon bilinciyle bölgedeki ihtiyaçların tespiti, bu tespite göre ekiplerin oluşturulması ve hızlı hareket edilmesi çok önemlidir.”
YETKİN İSİMLER SUNUM YAPTI
Protokol konuşmalarının ardından panel kısmına geçildi.
Panelde Afyon Kocatepe Üniversitesi Deprem Uygulama ve Araştırmaları Merkezi Müdürü Prof. Dr. Çağlar Özkaymak, Afyonkarahisar ve Çevresinin Depremselliği; Afyon Kocatepe Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi ve Ulaştırma Anabilim Dalı BaşkanıProf. Dr. Hüseyin Akbulut, Deprem Bölgesindeki Hasar Tespit Çalışmaları ve Afyon İçin Örnekler;Afyonkarahisar Sağlık Bilimleri Üniversitesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilimdalı BaşkanıProf. Dr. Yüksel Kıvrak, Deprem Travmasından Kurtulmak; Axa Sigorta Akdeniz Bölge Müdürü Murat Can ise Deprem ve Sigorta Bilinci hakkında ayrıntılı sunumlar yaptı.
28 DİRİ, 3 OLASI DİRİ FAY
Afyon Kocatepe Üniversitesi Deprem Uygulama ve Araştırmaları Merkezi Müdürü Prof. Dr. Çağlar Özkaymak, “Afyonkarahisar, büyük depremler meydana getiren bir alanda değil; ama azımsanmayacak derecede tehlikeli bir bölgedeyiz. Son yapılan çalışmalar, Afyonkarahisar’ın Batı Anadolu’daki 4 blokun kesişim noktasında olduğunu bize gösteriyor. Tektonik olarak da aktif bir bölgedeyiz, Akşehir-Simav Fay Sistemi üzerindeyiz. Banaz ile Çay arasında bir hareketsizlik söz konusu. Normalde biz böyle bir hareketsizlik beklemeyiz. Bu bölgede olası sismik boşluk söz konusu. Bu bölgeyi Üniversite olarak yaptığımız çalışmalarla izliyoruz. Afyonkarahisar merkezde en son yıkıcı deprem 13 Mayıs 1876 yılında gerçekleşti. Bu depremin büyüklüğü 6,7; şiddeti 9’du. Afyonkarahisar’ın genelinde 28 diri, 3 olası diri fay bulunuyor. Beklenen en büyük deprem ise 6,2 ilâ 6,8 arasındadır” dedi.
DENETİM ÇOK ÖNEMLİ
Afyon Kocatepe Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi ve Ulaştırma Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Hüseyin Akbulut ise şu ifadeleri kullandı:
“Kanun ve denetleme konusunda af olmaz. Burada çok sıkı durulması gerekir. Şehir planlaması sırasında, binalar yapılmadan önce konunun uzmanlarına danışmalıdır. İnsan odaklı karar alınmalıdır. Otomobillerimizi iki yılda bir fenni muayeneye götürürüz; ancak inşaatta bu uygulama olmuyor. Özellikle suya doymuş zeminlerde bu konunun denetlenmesi gerekir. İnşaatın sağlam olması ile ilgili Hammurabi ve Fatih Sultan Mehmet’in Kanunnameleri bulunuyor. İnşaat için yetkinlik aranmalıdır, yetkinliklerin çok iyi belirlenmesi gerekiyor. Fatih Sultan Mehmet’in Kanunnamesi’ni uygulasak bugün bu durumda olmayız. Biz Nurdağı’nda incelemeler yaptık. Zemin seçimi doğru yapılsaydı, büyük yıkımın önüne geçilirdi.”
ÖNCE TEMEL İHTİYAÇLAR KARŞILANMALI
Afyonkarahisar Sağlık Bilimleri Üniversitesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilimdalı BaşkanıProf. Dr. Yüksel Kıvrak, “Depremden etkilenen 3 kesim var: Birincisi depremi yaşayanlar; ikincisi depremi yaşamamış bile olsa depremi yaşayanların aileleri; üçüncüsü ile deprem nedeniyle bölgeye gidip yardım çalışmasına katılanlardır. Depremi yaşayanların öncelikle temel ihtiyaçları karşılanmalı. Temel ihtiyaçların ardından güvenlik ihtiyacının giderilmesi,ardından da altyapı ve sosyal ihtiyaçların sağlanması gerekiyor. Medyanın doğru kullanımı ve haberleşmenin kesilmemesi de bu dönemin atlatılmasında çok önemlidir” ifadelerini kullandı.
BİR AYLIK DÖNEMDE ARTIŞ YAŞANDI
Panelde son konuşmacı olan Axa Sigorta Akdeniz Bölge Müdürü Murat Can da şu vurguları yaptı:
“Sigorta risk oluştuktan sonra devreye giren bir enstrüman olarak görülüyor. Ancak riskimizi yönetebilirsek istenen sonuca ulaşabiliyoruz. Risk olarak gördüğümüz konuların sigorta poliçelerini satın alıyoruz. Bizim poliçe satın almalarımız bilgi temelli değil, musibet temellidir. Deprem, oluşma frekansı daha geniş; ama şiddeti çok yüksektir. 6 Şubat’tan sonra DASK ve konut sigortasında büyük artış oldu. Ancak bir ayın sonunda eski durumuna dönmeye başladı. Deprem bölgesindeki tahmini 50 milyar dolarlık hasarın 2,5 milyar dolarını özel sigorta şirketleri tazminat olarak ödeyecek. Gönül isterdi ki hepsi sigorta şirketleri tarafından karşılansaydı.”
Panel, soru-cevap bölümüyle devam etti. ATSO Meclis Başkanı Mustafa Ali Çelikten, panelin sonunda teşekkür konuşması yaparak “Tüm sektörlerimiz, Üniversitelerimiz, şehir dışından gelen uzmanlarımız ile birlikte bilinçlendirme faaliyetleri yapmamız gerekiyor” dedi.