Kudüs'te düzenlenen kongreye Afyon damgası

TAKİP ET

İlki, İspanya'nın Endülüs bölgesinde yapılan kongrenin ikincisi bu yıl Gazi Üniversitesi, Turkish Studies Dergisi ve Kudüs Üniversitesi'nin iş birliğinde gerçekleştirildi.

İşgal altındaki Doğu Kudüs'ün banliyölerinden sayılan ve İsrail'in "güvenlik" gerekçesiyle ördüğü "Ayrım Duvarı"nın diğer yakasında kalan Ebu Dis beldesindeki Kudüs Üniversitesi’nde düzenlenen kongreye, başta Türkiye olmak üzere yaklaşık 10 ülkeden 700'e yakın bilim insanı katıldı.

Kongrede eş zamanlı gerçekleştirilen yedi ayrı sempozyumda akademisyenler, 30 ayrı oturumda "tarih ve sanat araştırmaları", "din ve toplum", "felsefe, davranış ve sağlık bilimleri", "bilişim teknolojileri ve uygulamalı bilimler", "ekonomi, hukuk ve siyaset", "eğitim bilimleri", "dil ve edebiyat" gibi bilim, sanat ve kültür alanlarında 500'e yakın sunum yaptı.

 

NAKİLCİOĞLU DERGİLER HAKKINDA BİLGİ VERDİ

Kongreye iki ayrı bildiri ile katılan Afyon Kocatepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Disiplinlerarası Sanat ve Tasarım Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. İsmail Hakkı Nakilcioğlu, Hattat Ahmed Şemseddin Karahisârî ve Taşpınar dergileri hakkında bilgiler verdi.

“Karahisârî’nin Sanat Şâheseri Mushaf-I Şerîf’in Görsel İletişim Ögeleri Açısından Değerlendirilmesi” başlıklı ilk bildirisinde Doç. Dr. Nakilcioğlu, dünyaca ünlü hattatımız ve onun eseri olan el yazması Kur’an-ı Kerim’le ilgili şunları söyledi:

 

HER ASIRDA HATTATLARCA ÖRNEK ALINMIŞ

“İslâm tarihinde sloganlaşmış bir söz vardır: Kur’an-ı Kerim, Hicaz’da nâzil oldu, Mısır’da okundu, İstanbul’da yazıldı. Bu güzel sözün şüyu bulmasında Osmanlı hattatlarının çok önemli payının bulunduğu bir gerçektir. Osmanlı sanat tarihindeki yedi büyük hat üstadı arasında yer alan, en önde gelen isimlerden birisi de kuşkusuz, Hattat Ahmed Şemseddin Karahisârî’dir. “Aklâm-ı Sitte” diye anılan altı temel hat stilinde, özellikle “celî” ve “müsenna” yazılarda ekol haline gelmiş, Kanuni Sultan Süleyman döneminde Şemsü’l-Hat (Hattın Güneşi) diye ün kazanmış olan Karahisârî, Yâkut üslûbunda hat sanatını doruk noktasına çıkarmış, her asırda hattatlarca örnek alınmış eşsiz bir sanatkârdır. Üç kıtaya hakim bir imparatorluk idaresi olarak yalnızca siyasette, diplomaside ve askerlikte değil, kültürde, sanatta ve uygarlıkta da Osmanlı’nın en ihtişamlı çağına damgasını vuran Kanunî döneminin muhteşem kadrosu içinde Karahisârî; Koca Sinan’ın mimarîde, Bâkî’nin şiirde gösterdiği başarıyı hat sanatında ortaya koyan seçkin bir şahsiyettir.

Karahisârî’nin en gözde eseri ise Cihan Padişahı için yazmış olduğu “Mushaf-ı Şerîf”tir. Kalemden ve yazdıklarından övgüyle söz eden Kur’an-ı Kerim’in kâğıt üzerinde en mükemmel şekle ve kıvama kavuştuğu bu eser, üslûbu, tertibi, tezhibi ve devasa boyutu ile onu seyredenlere eşsiz sanat ziyafeti sunan bir başyapıttır.

Taşıdığı görkemli sanat unsurlarıyla her izleyeni büyüleyen Karahisârî Mushaf-ı Şerîfi, Allah’a ve onun yüce kelâmına duyulan saygının bir göstergesi olduğu kadar, insan ile Yaratanı arasındaki ilâhî iletişimin de somut bir örneğidir.”

 

CİLDİ, BOYUTU VE HACMİYLE GÖZ DOLDURAN ESER

Bu sanat şaheserinin yalnızca ibadet için okunacak bir kitap olmadığını vurgulayan Nakilcioğlu, aynı zamanda günümüzde giderek gelişip güçlenen hat sanatıyla ilgili uğraşılar başta olmak üzere, tarihî mirasımızın yeniden keşfedilip çağdaş görsellik elemanları bakımından da yorumlanması gerektiğini belirterek şöyle devam etti:

“Cildi, boyutu ve hacmiyle göz dolduran eserde, ilk Zahriye ve Serlevha sayfasından başlayarak en son Hâtime sayfasına kadar olağanüstü bir sanat çalışması yapılmış, yazılarda Yâkut üslûbunun ayrıntıları, tezhiplerde ise Kara Memi stilinin incelikleri sergilenmiştir. Bu nadide eserin, hüsn-ü hatla uğraşanlar yanında grafikerler ve iletişim tasarımcıları açısından da yeni ufukların açılmasına vesile olacağını umuyoruz.”

 

 

“Yerelden Ulusala: Kültürel İletişim Aracı Olarak Taşpınar Dergileri” konulu ikinci bildirisinde ise Doç. Dr. Nakilcioğlu, Türk toplumunun geçiş döneminde yayınlanmaya başlayan Taşpınar dergilerinin kültür hayatımızda önemli bir yeri olduğunu ifade ederek konu hakkında şu bilgileri aktardı:

“Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan kısa bir süre sonra ülke çapında tarihi ve kültürel değerleri yeniden canlandırmak amacıyla çalışmalar başlatılmış, bu kapsamda pek çok il ve ilçede Halkevleri açılmıştır.

Halkevleri'nin faaliyetleri arasında, insanları eğitmek ve topluma yol göstermek amacıyla yürütülen yayıncılık çalışmaları ağırlıklı bir yer tutar. İşte bu çerçevede Afyon Halkevi de Taşpınar dergisini çıkarmıştır.

Oldukça uzun denilebilecek yayın hayatı boyunca Taşpınar dergileri üç farklı dönemde okuyucuyla buluşur. İlk yayın dönemi 1932-1949 yıllarını kapsar. 14 yıllık bir aradan sonra dergi 1963-1966 döneminde tekrar yayınlanır. 33 yıl sonra ise 1999'da üçüncü dönem yayın hayatı başlar  ve aralıksız olarak bugüne kadar devam eder.”

 

GENİŞ BİR KONU YELPAZESİNDE TOPLANIYOR

Geçmişten bugüne bir kültür köprüsü vazifesi gören Taşpınar dergilerinde yer alan yazılar hakkında da bilgi veren Nakilcioğlu, bunların geniş bir konu yelpazesinde toplandığını kaydederek şöyle konuştu:

“En çok işlenen yazı türleri ve konuları olarak hikâye, anı, masal, tarih incelemesi, derleme, folklor, şiir, deneme ve makale türlerindeki yazıların çoğunlukta olduğu söylenebilir.

Bunun yanı sıra roman, biyografi, otobiyografi, nutuk, sohbet, röportaj, mektup, teknolojik inceleme, eleştiri, fıkra türlerinde yazılar da yayınlanmıştır.

Derginin yazarları arasında, sonradan Türk edebiyatında ün kazanmış önemli isimler vardır. Bunlardan bazıları şunlardır: Edip Âli Baki, Süleyman Gönçer, Osman Attila (ünlü şair, milletvekili), Yusuf Mazhar Aren (Prof. Dr. Sadun Aren'in babası), Haydar Çerçel (eğitimci, dilbilimci, milletvekili), Mehmet Zihni Çerçel (edebiyatçı), Namdar Rahmi Karatay (ünlü şair), Orhan Şaik Gökyay ("Bu Vatan Kimin?" şairi), Vehbi Çizmeci (şair, edebiyatçı), Tayyar Ataman (edebiyatçı), vd.

Taşpınar dergisinde yazılarına yer verilen yabancı yazarlar arasında ise Dr. Erich Brandenburg (Alman tarihçi), Dr. Heinz Mutlanke, Thomas Paine (f ikirleriyle Amerikan Bağımsızlık Savaşı'nı ve Fransız Devrimi'ni etkilemiş olan yazar), Wilfrid Wilson Gibson (ünlü İngiliz şair), Hans Kohen (düşünür ve yazar) gibi isimler vardır.”

 

TÜRK KÜLTÜR DÜNYASINDA AYRI BİR YERİ VAR

Türk kültür dünyasında ayrı bir yeri olan Taşpınar Dergisi’ndeki tarafsız yazıların halen okunmakta olduğunu, araştırma konusu olmaya devam ettiğini ve büyük ilgi gördüğünü belirten Nakilcioğlu, sözlerini şöyle tamamladı:

“Dergilerde yayınlanan yazılar, bir döneme ışık tutacak, sosyo-kültürel yönden temel oluşturacak niteliktedir. Bu yazılar günümüzde bu konuda çalışanların başvuracakları başlıca kaynak durumundadır.”

Anadolu Ajansı’nın "Global İletişim Ortağı" olduğu kongreye, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) ile Yunus Emre Enstitüsü (YEE) de destek verdi.

Türk Tarih Kurumu (TTK) ve Hitit Üniversitesinin de ana destekçileri olduğu kongreye, ayrıca Balıkesir Üniversitesi, Ahi Evran Üniversitesi, Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Kastamonu Üniversitesi, MAK Danışmanlık, Cambridge Scholars Yayınevi, AND Center, Kudüs Open Üniversitesi, Arap Amerikan Üniversitesi ve en-Necah Milli Üniversitesi de katkı sağladı.

 

Uluslararası Kongre’de iki bildiri sunumu yanında oturum başkanlığı da yapan Doç. Dr. İsmail Hakkı Nakilcioğlu’na “Yılın Araştırmacısı Ödülü” verildi. “Ödül Değerlendirme Kurulu” tarafından sosyal bilim alanında katkı veren akademisyenlere bilim ve sanat dallarında yaptıkları çalışmalar dolayısıyla verilen bu ödülü almış olmaktan büyük onur duyduğunu belirten Nakilcioğlu “Afyonumuzun adını uluslararası camiada duyurabilmek benim için mutluluk vesilesidir” dedi.

Nakilcioğlu, geçen yıl İspanya’nın Endülüs bölgesinde düzenlenen "1. Uluslararası Sosyal Bilimler Kongresi"nde de “Hattat Ahmed Şemseddin Karahisarî ve Tipografik Kaligrafi Sanatındaki Yeri” ile “Mevlevîlikte İçsel (Enfüsî) İletişim” başlıklı iki bildiri sunmuştu.