AFYONKARAHİSAR SAADET PARTİSİ BASIN AÇIKLAMASI !!!

TAKİP ET

Mübarek Ramazan ayını eda etmeye devam ediyoruz fakat ülkemizde, ortadoğu coğrafyasında ve dünyada sorunlar malesef büyüyerek sürmeye devam ediyor.

Geçtiğimiz haftalarda İstanbul'un fethinin 564. Yıldönümünü kutladık. Fatih İstanbul'u fethederek bir çağı kapatıp yeni bir çağ açtı. Peki biz, Fatih'in torunları, Peygamber Efendimizin (SAV) müjdelediği Fetihden gereken dersleri çıkarıyormuyuz sizce?? Yoksa sadece hamasi duygularla yad etmemiz yeterlimi??    

 

İstanbul'un Fethini Fatih, o yıllarda var olmayan teknolojileri geliştirerek yaptı. İstanbul'un fethini asla unutmayacağız, övüneceğiz ama bir yandan da Fethin yeni teknolojiler geliştirerek yapıldığının bilincinde olup günümüzde gerekli gelişimi gösterebilmek ve toplumumuza Fatih gibi yeni bir çağ atlatabilmek adına teknoloji geliştireceğiz, bilim üreteceğiz.     

 

Teknoloji ve bilim sayesinde ülkemizi ileri taşımalı, devlet eli ile okuyan nesli bilime yönlendirmeli, teknoloji üretip onu satarak para kazanmalıyız. Bugün Türkiye'nin teknoloji ihracatı kişi başına yılda 2 civarindayken, Singapurun teknoloji ihracatı kişi başı yılda 2000 dolardır. Yani bizim tam 1000 katımız. Bu tabloyu hızla lehimize çevirmeliyiz.   Bugün Türkiye'de 193 devlet ve özel üniversite olmasına rağmen bu üniversitelerdeki Akademisyenler, Bilim insanları neredeyse hiç teknoloji ve bilim üretememektedir.  

 

Neticede Bugün küçücük siyonist israil tüm dünyaya tohum satarken, hatta tohum satışını durdursa dünyanın kıtlık yaşama olasılığı varken, ülkemizin sadece hamasi  duygularla yönetilmesi akla ve çağa uygun değildir. Tarihimizi iyi okumalı, gereken dersleri çıkarıp, en olumlu şekilde , hem ekonomik, hem ilmi, hem de siyasi açıdan önümüze bakmalıyız.    

      

Diğer bir konu; yine geçtiğimiz 5 Haziranda dünya çevre gününü kutladık. Çevreyi, ormanı, çiçeği, suyu, yeraltı zenginliklerimizi, yani kısaca dünyamızı korumamız gerektiği bilincini bugün vasıtasıyla tekrar hatırladık, elbette öyle de yapmalıyız, yapıyoruz.... Bununla birlikte, "parası olan kuralları koyar, parası olmayanda bu kurallara uyar." mantığıyla hareket eden Trump ve Amerikası, küresel ısınmanın ve sera gazı salımının dünyadaki en büyük sorumlusu olduğu halde, "iklim değişikliğine inanmıyorum" diyerek Paris antlaşmadından çıktı. Neden?? Çünkü para ve güç onda ve bu güçle kimseye hesap vermeden istediğini yapabileceğini düşünüyor.    Tıpkı Irak'ı işgal edip, 2 milyon insanı öldürüp, petrolüne el koyup, altınlarını çaldığı gibi... Tıpkı Mısır'da darbe yaptırıp 3000 kişiyi kurşuna dizdirdiği gibi.... Tıpkı İşid'i kurup, Suriye'yi parçalamaya çalıştığı gibi... Tıpkı pkk ya helikopterle silah indirip, FETÖ yü beslediği gibi, Tıpkı terör örgütleriyle ülkeleri dizayn edip, petrole ve yeraltı zenginliklerine el koyduğu gibi... Tıpkı en son Suud ların eliyle Katar'ın zenginliklerini ele geçirmeye çalıştığı gibi... 

 

Sakın unutmayalım bu dünyaya hesap vermez ve hiç bir zaman hesap vermeye yanaşmayacak bu oluşumun adı Amerika'dır, Siyonizm'dir. Ne zamana kadar??

 

Adil Dünya Düzeni kuruluncaya kadar, Erbakan hocamızın Adil Dünya Düzeni dünyaya hakim olana kadar bıkmadan, usanmadan çalışmalıyız.Bir başka konu olarakta, Özellikle içinde bulunduğumuz Ramazan ayında, televizyonlardaki reklamların, ticari çıkarlarına artı değer katma adına, dinimizi sömürme çabalarına değinmek istiyorum. Özellikle reklamlarda, Katılım bankası adı altındaki aslında diğerlerinden hiç bir farkı olmayan bankalar ile İslamın içiçe, birbiriyle uyumlu olgularmış gibi gösterilme çabaları dinimize yapılacak en büyük sömürülerden biridir. Faizle İslam nasıl yanyana gelebilir??

 

Ayrıca reklamlardaki malum siyonist kola markası sanırım yakında tv'lerdeki sahte Ramazan hocalarına fetva verdirip, tövbe haşa kolayla oruç açmak sünnettir diyebilecek noktaya geleceklerdir.    Lütfen bilinçli, şuurlu olalım, bu mübarek günlerde bu reklamlara aldanmayalım.