KURTULUŞUMUZUN 94.YILDÖNÜMÜNÜ KUTLADIK

TAKİP ET

Ülkemizin zor dönemden geçtiği şu günlerde farklı bir anlam kazanan Afyonkarahisar'ın düşman işgalinden kurtuluşunun yıldönümü törenlerine, Belediye Başkanı Burhanettin Çoban'ın konuşması damga vurdu.

Konuşmasında darbe girişimini yapan hainlere seslenen Başkan Burhanettin Çoban; “140 yıl önce tesadüfen başarılı olmuş bir darbenin tekrarını arzulayan hainler, hasbelkader başarılı olsaydınız, göğsünü silahlara, tanklara siper etmiş, demokrasinin kıymetini canı pahasına idrak etmiş bu milleti, nasıl boyunduruk altına alacaktınız? Cumhuriyet tarihindeki darbelerde, asker millete kurşun sıkmamış, kan dökmemişti. Siz, halka ateş açacak kadar alçaldınız, milli iradenin tecelligahı olan Meclisi bombalayacak kadar gözü dönmüş hainler, sizlerin ihaneti, padişahı öldüren Hüseyin Avni Paşa'nın ve suç ortağı Mithat Paşa'nın ihanetinden beterdir. Milletin vergisiyle alınmış silahları, milletin evladı olan Mehmetçiği, kalabalıkların üzerine gönderişiniz, ancak geçen yüzyılda kalmış kanlı Baasçı darbelere benzemektedir. Tıpkı DAEŞ gibi sapkın bir din anlayışına dayalı, militarist bir diktatörlük kurmak istediniz; cemaat, hizmet, diyalog, barış gibi hepimizin kulağına hoş gelen kutsal kavramlarımızı çaldınız, kirli emellerinize alet ettiniz.”  diye konuştu.

BU MİLLETİ HİÇBİR GÜÇ YIKAMAZ

           Afyonkarahisar'ın düşman işgalinden kurtuluşunun 94. Yıldönümü, Cumhuriyet Meydanı'nda düzenlenen coşkulu törenle kutlandı. Ellerinde Türk Bayrakları ile meydanı dolduran Afyonkarahisarlılar kentin kurtuluş coşkusunu bir kez daha yaşadı.Saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunmasıyla başlayan törende Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kutlama mesajı okundu.

HALK OYUNLARI GÖSTERİLERİ RENK KATTI

       Belediye Başkanı Burhanettin Çoban'ın konuşmasının ardından gösterilere geçildi. Kutlamalara Afyonkarahisar Belediyesi tarafından düzenlenen Uluslararası 15. Zafer Halk Oyunları festivaline katılmak üzere ilimize gelen ekipler renk kattı.

MEHTERAN GÖSTERİLERİ BÜYÜLEDİ

           Kutlamalar, Afyonkarahisar Belediyesi Mehteran Takımı’nın büyüleyici gösterisi ile sona erdi. Mehteran gösterisi vatandaşlar tarafından büyük beğeni toplarken, uzun süre alkışlandı. Törende tarihi bir konuşmaya imza atan Belediye Başkanı Burhanettin Çoban, eli kanlı terör örgütünün aylardır ısrarla sürdürdüğü isyan ve başkaldırış çağrısına milletimizin gereken cevabı verdiğini söyledi.

Belediye Başkanı Burhanettin Çoban konuşmasında şu ifadelere yer verdi;

        Bu topraklar, küllerinden yeniden doğanların vatanıdır,Herşeyin tükendiği noktada, kahramanlık destanlarının yazıldığı topraklardır,Bir milletin şahlandığı, varoluş mücadelesinin ne olduğunu en iyi bilenlerin memleketidir, bu topraklar Kocatepe’dir, Çiğiltepe’dir, Tınaztepe’dir, Belen tepedir..Ve bu topraklar,  dedelerinin yazdığı kahramanlık destanını, gerektiğinde yeniden yazacak evlatlarının hala var olduğunu, dosta düşmana göstermiş efeler yiğitler diyarıdır. Zafer bayramlarını her yıl kutluyor, programlar, törenler, konserler tertip ediyorduk. Genç kuşaklarımıza zafer ruhunu yeniden aşılamak istiyorduk. Sıradan zamanlarda hakkıyla veremediğimiz bu şuuru, bir musibet sayesinde yaşayarak öğrendik.15 Temmuz gecesi, vatan-millet sevdamızın, bütün fitneleri yakıp yok ettiği bir gece oldu.  Gencinden yaşlısına, kadınına erkeğine; muhafazakârından sosyal demokratına, milliyetçisinden liberaline kadar hepimiz meydanlardaydık. İlk defa elimizdekilerin değerini gerçekten anladık, hava gibi su gibi,varken, varlığının farkına varamadığımız, demokrasimizi, devletimizi korumak için, kendimizi tankların önüne atmaktan çekinmedik..Kökü dışarıda hainlere fırsat verdiğimiz takdirde neleri kaybedeceğimizi çok iyi biliyorduk. Kaybedeceğimiz geleceğimizdi, özgürlüğümüzdü, vatanımızdı. Kutsallığından şüphe etmediğimiz bu değerlerimize 15 Temmuz gecesi canımızı ortaya koyarak sahip çıktık, artık bizim de uğruna mücadele verdiğimiz, kaybetmemek için canımızı ortaya koyduğumuz bir vatanımız, demokrasimiz var.

Değerli hemşerilerim,

Ülke evlatlarını birbirine düşürmeyi hedeflemiş hainlere verilecek dersin kodları, bu topraklarda saklıdır, ecdadımızın başkomutanlık meydan muharebesindeki fedakârlık ve kahramanlıklarında gizlidir. Hainlerin ihaneti de ne yazık ki kendilerine bu mücadelelerden mirastır. Ben sizlere bu mücadelenin kıyamete kadar süreceğini, tarafları değişse de hak ile batıl mücadelesinin ilelebet süreceğini göstermek üzere, müsaadenizle iki tarihi anekdot sunmak istiyorum. Bu mücadeleyi önünüze sererken günümüzdeki olaylarla benzerliği sizleri hayrete düşürecektir. Her ne kadar 1960, 71 ve 80 ihtilallerini yaşamış olsak da icrası bakımından son yaşadıklarımız, bu askeri darbelere benzemeyip, sultan Abdülaziz’e karşı yapılmış olan darbeye benzemektedir.30 Mayıs 1876 tarihinde adice bir kumpasla padişah tahttan indirilmiş, canına kast edilmiş ve intihar süsü verilmiştir. Mithat Paşa’nın perde arkasında durduğu isyanı, serasker Hüseyin Avni Paşa planlıyor. Gürültü çıkaracak askeri öğrencileri Harbiye Mektebi Nazırı Süleyman Paşa örgütlüyor. Muvazzaf erlerin katılımını ise İstanbul kumandanı Refik Paşa sağlıyor. Amaç, ülkeyi zayıf bir padişah eliyle İngiliz çıkarlarına uygun bir yönetim haline getirmekti. İngiliz muhibbi paşaların, vezirlerin bu ihanetlerinde yarıştıkları diğer kanattaki idareci, asker, bürokrat ve sözde aydınlar ise Amerikan mandasına girmeyi savunuyordu. İhanetin başı olan Mithat paşa, darbe başarılı olsaydı, Osmanlı bayrağını değiştirmeyi planlamış, kendi eliyle bir bayrak bile çizmişti. Dahası, İmparatorluğun uzak vilayetlerinden askere alınmış, Türkçe bilmeyen masum erlere, “padişah sizleri selamlayacak” diye sarayın etrafını sardırdı. Bu esnada sarayın içinde Hüseyin Avni paşa padişaha “evlatlarım dediğin askerlerin seni artık istemiyor, etrafın sarıldı” diyerek padişahı korkutmayı başarmıştı. Sonunda darbe başarılı oldu, padişah tahttan indirildi yerine ruh sağlığı bozuk yeğeni 5.Murat getirildi. İpler tamamen Mithat paşanın eline geçse de katledilen padişahın kayınbiraderi Çerkez Hasan, darbecilerin toplantısını bastı, Hüseyin Avni paşayı öldürdü, Mithat paşa çareyi kaçmakta buldu.  Aslında Osmanlı imparatorluğu bu darbe ile fiilen sona ermişti.Allah’ın bir lütfu olarak sultan Abdülhamid’in basiret ve feraseti sayesinde varlık mücadelesi 1923’e tehir edilmiş oldu.

Buradan darbeci hainlere sesleniyorum;

140 yıl önce tesadüfen başarılı olmuş bir darbenin tekrarını arzulayan hainler, hasbelkader başarılı olsaydınız, göğsünü silahlara, tanklara siper etmiş, demokrasinin kıymetini canı pahasına idrak etmiş bu milleti, nasıl boyunduruk altına alacaktınız,  yıllardır himmet, zekât, burs, kurban adı altında kanını iliğini sömürdüğünüz bu milleti hiç mi tanımadınız?Cumhuriyet tarihindeki darbelerde, asker millete kurşun sıkmamış, kan dökmemişti. Siz, halka ateş açacak kadar alçaldınız, milli iradenin tecelligahı olan meclisi bombalayacak kadar gözü dönmüş hainler, sizlerin ihaneti, padişahı öldüren Hüseyin Avni paşanın ve suç ortağı Mithat paşanın ihanetinden beterdir. Milletin vergisiyle alınmış silahları, milletin evladı olan Mehmetçiği, kalabalıkların üzerine gönderişiniz, ancak geçen yüzyılda kalmış kanlı Baasçı darbelere benzemektedir. Tıpkı DAEŞ gibi sapkın bir din anlayışına dayalı, militarist bir diktatörlük kurmak istediniz; cemaat, hizmet, diyalog, barış gibi hepimizin kulağına hoş gelen kutsal kavramlarımızı çaldınız, süfli emellerinize alet ettiniz.

Sadece siyasi kadroları değil, iktidarı ve muhalefetiyle, hükümete muhalif de olsa basınıyla, bütün halkımızın; iktidarların sadece seçimle değişmesini istediğini anlamadınız. İnsanımızın aydınıyla, köylüsüyle demokrasiyi özümsemiş, karanlık maceralara kendini siper eden asil bir millet olduğunu göremediniz. Alçakça giriştiğiniz darbe girişimi başarılı olamayınca, önce alevi-sünni çatışmasını Malatya’da kaşıdınız, insanımızın sağduyusu, sizi tekrar hayal kırıklığına uğrattı, yine vazgeçmediniz. Gazi Antep’te kürt kardeşlerimizin en mutlu gününü kana buladınız. Doğu illerindeki insanımızı sokağa döküp kargaşa ortamı yaratmaya çalışırken size cevabı, Batmanın asil insanı, birlik beraberlik yürüyüşüyle en güzel şekilde verdi. Vazgeçtiniz mi; hayır. Ana muhalefet partimizin liderini hedef aldınız, gerekli cevabı tarihe geçecek şekilde zaten bizzat kendisi verdi. Kahraman milletimiz, Malazgirt ruhunu, adeta Yenikapı ruhuyla perçinlemiş oldu.

Ama en önemli hususu unuttunuz: bu millet en zor zamanlarında bile milli iradeye sahip çıkmaktan vazgeçmedi. Son 15 yıldır tehditlere pabuç bırakmayan bir millet ve siyasi kadro vardı karşınızda. 28 Şubatı mağrur ve mağdur olarak yaşayan, 27 Nisan e-muhtırasını daha mürekkebi kurumadan yırtıp atan bu anlayışı ve milleti hafife almayacaktınız. Karşınızda, neyi kaybedeceğini çok iyi bilen bir milletin evlatları vardı.  İşte sizlere aktaracağım ikinci anekdot, yaşadığımız bu acı olaylar ışığında Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün milli iradeye en zor şartlarda dahi nasıl saygı duyduğunu, bugün verdiğimiz tepkilerin her şartta, zorluklardan çıkış için en doğru yol olduğunu göstermesi bakımından manidardır:

Gazi Mustafa Kemal Paşa, sayısız mücadele ve savaşların ardından, İzmir’de düşmanı denize döktükten sonra, kendisini bu görev için başkomutan atayan Meclisin kürsüsünden milletvekillerine şöyle hitap ediyordu:“değerli arkadaşlar, kalbimde derin bir yara açan ayrılıktan sonra sizlere tekrar kavuştuğum için pek mesudum. Cenab-ı Hakka hamdeylerim ki ordularımızın silahlarına emanet ettiğiniz aziz ve mübarek maksat, arzu ettiğiniz veçhile, emniyet ve itimadınızın yerinde sarf edilmiş olduğunu gösteren mesud bir neticeye ulaşmış oldu.

En karanlık ve bedbaht günlerimizde, meclisimizin sarp ve yalçın bir kaya gibi azim ve imanı, talihimizin dönmesine lazım olan imkânı saklı tuttu. Milli meselelerde şaşmaz bir akılcılık ile daima doğruyu ve daima iyiyi keşfeden ve bulan meclisimizin, bu neticelere ermekten dolayı duyduğu saadet kadar hak kazanılmış ne olabilir?” Ve Atatürk şöyle devam ediyor: “Milletin mukadderatını doğrudan üzerine alarak ye’s yerine ümit, perişanlık yerine intizam, tereddüt yerine azim ve iman koyan ve yokluktan koskoca bir varlık çıkaran meclisimizin, civanmerd ve kahraman ordularının başında bir asker sadakati ve itaatiyle emirlerinizi yerine getirmiş bulunduğumdan dolayı, bir insan kalbinin nadiren duyacağı memnuniyet içindeyim. Kalbim bu sevinçle dolu olarak, pek aziz ve muhterem arkadaşlarım, sizi bütün dünyaya karşı temsil ettiğiniz hürriyet ve bağımsızlık fikrinin zaferinden dolayı tebrik ediyorum”..

   Saygıdeğer Afyon'lular

En ağır şartlar altında dahi milletin kürsüsüne çıkarak “emirlerinizi yerine getirdim” diye hesap veren bir başkumandanın, aynı zamanda meclis başkanının milli iradeye saygısı, hepimize örnek olmalıdır. Darbeye kendini siper edip, tıpkı Kurtuluş savaşındaki gibi, varlık yokluk mücadelesi verdiğimiz olaylar esnasında, Mustafa Kemal Atatürk’e layık evlatları olan kahraman askerlerimizin kritik hamleleri unutulamaz.

Tek başına Samsun’a çıkan Mustafa Kemale,  -kendisi daha yüksek rütbeli olmasına rağmen- “emrinizdeyim” diyen Karabekir paşa gibi, sağduyulu ordu komutanlarımız, darbenin dışında kalarak Gazi Mustafa Kemal’e layık askerler olduklarını ispatlamışlardır. Millete silah doğrultma emrini uygulamamak için kendine sıkarak hayatına son veren askerimizin şanı, Reşat Çiğiltepe’den kalır değildir. Helikopterleri, tankları bir şekilde çalışamaz duruma getiren, halkı görünce hatasından dönen, aldatıldığını anlayınca silah bırakan, kahraman askerlerimizi, hepimizin lanetlediği bu ihanetin bastırılmasındaki fedakârlıklarından dolayı şükran ve minnetle anıyorum. Darbe teşebbüsünün başından itibaren net tavrını ortaya koyan ve darbenin bastırılmasında en büyük pay sahibi kahraman polislerimizi bu meydandan saygıyla selamlıyorum. Şehit olanların mekânları cennet olsun. Gazilerimiz en kısa zamanda sağlığına kavuşsun inşallah..

Değerli Afyonlular,

İstiklal mücadelemiz bitmedi, bitmeyecek bu sonsuz mücadelede şehit ve gazi vatandaşlarımızı rahmet ve minnetle anıyorum. Başta bu toprakları bir ağustos ayında Malazgirt’te ebedi bir yurt olarak bizlere miras bırakan sultan Alpaslan olmak üzere, önce Karadeniz’e sonra Akdeniz’e kılıcını daldıran oğlu Melikşah, Türkiye devletinin ilk kurucusu Süleyman şah, 9 Eylülde düşmanı denize döküp Akdeniz ve Egeye bizi tekrar kavuşturan, Türk Milletinin büyük aşığı, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e sonsuz sevgi ve saygılarımızı sunuyoruz. Aziz ruhları önünde minnet ve şükranla eğiliyoruz. Bayramınız kutlu olsun.”