Bir Avuç eşkiya !!!

TAKİP ET

MHP İl Başkanı Sayın Raşit Demirel ve İl Başkan Yardımcıları Sayın Mehmet Kocacan ile Sayın Sedat Yeşilyurt'un katıldığı basın toplantısı gerçekleşti

MHP İl Başkanı Sayın Raşit Demirel ve İl Başkan Yardımcıları Sayın Mehmet Kocacan ile Sayın Sedat Yeşilyurt'un katıldığı basın toplantısı gerçekleşti

Değerli Basın Mensupları;

15 Temmuz darbe teşebbüsü, meşru yollarla seçilmiş olan T.C. Hükümetini meşru olmayan yollarla görevden uzaklaştırmak amacıyla, asker kıyafetli bir avuç eşkıyanın kalkışma teşebbüsünden başka bir şey değildi.

Uzun yıllardan bu yana sınırları atalarımızın kanlarıyla çizilmiş olan Türk Devletini ortadan kaldırıp, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütün olan T.C. ni parçalamak amacıyla ülkemizde sürekli bölücü faaliyetlerde bulunan PKK  terör örgütünün yaptıkları da kalkışma teşebbüsünden başka bir şey değil.

Her iki olayı birbiriyle mukayese etmek istemiyorum ama merak etmeden de geçemiyorum. Devleti ortadan kaldırmaya yönelik PKK terörünün kalkışması, 15 Temmuz da hükümete yapılmak istenen darbe teşebbüsünden daha mı önemsiz?  Bütün vatandaşlarımızın dikkati sürekli demokrasi nöbeti altında adeta festival havasında yapılan toplantılara çevrilmiş durumdadır. Şerefsiz PKK’lı bölücüler askerlerimizle vatandaşlarımız arasında oluşan psikolojik gerginlikten istifade ederek sürekli silahlı baskınlar yapıyor. Sivil gösteri kandırmacası ile sokakları, yerleşim alanlarını işgal edip, hem 15 temmuza kadar olan yaralarını sarıyor hem de kendisine lojistik destek sağlayarak güvenlik güçlerimize tuzak kuruyorlar. Fırsatını buldukça da asker ve polisimizi şehit etmekten geri durmuyorlar. Millet olarak biz meydanlarda şarkılı türkülü festival havasında eğlenirken maalesef her gün birkaç tane vatan evladını da toprağa veriyoruz. Artık başımızı kaldırmalı ve etrafımızda olup bitenleri görmeliyiz. Poliste bizim askerde bizim. Kaybettiğimiz her can, bizim. Hükümete yapılan darbe girişimine  karşı ne kadar duyarlıysak, vatanı bölme girişimine karşı da aynı duyarlılığı göstermeliyiz. Son iki haftaya dikkat edilirse, FETÖ’nün yarım bırakmak zorunda kaldığı yıkımı, PKK  tamamlamak için devreyi girmiş bulunmaktadır. Onun içindir ki, tepkimiz her iki kalkışma eylemine de aynı ölçüde olmalı, PKK terörü de bir an evvel OHAL uygulaması içerisinde değerlendirilmelidir.

Darbe teşebbüsü kararnamelerini yazan kalem ve irade, tez elden Devleti imhaya yönelik PKK kalkışmasını da bu kararnamelerin içine almalıdır. Unutulmamalıdır ki, Devletin yoksa, hükümet olmanızın da bir anlamı yoktur.

 

Değerli Basın Mensupları;

15 Temmuz asker kalkışmasını birileri rant, birileri saklanma, birileri de atlama duvarı gibi kullanıyor. Demokrasi nöbeti tutulan alanlar, AKP seçim meydanlarına dönüşmüşken, Ankara Büyük şehir Belediye Başkanı İ.Melih Gökçek gibileri de 15 Temmuzu geçmişinden saklanma fırsatı olarak değerlendirmeye çalışıyor. Bülen Arınç beyin, İ.Melih Gökçek için, 'Arsaları parsel parsel sen satmadın mı' sözünü biz unutmadık. Umarız Ankara’daki savcılarımız da unutmamıştır. 17-25 Aralıktan sonra uzun süre sesi çıkmayan İ.Melih Gökçek’e sesinin çıkmamasından dolayı kendi partisi bile tenkit ederek Fetullah hocasına laf etmiyor demişlerdi. Gerçekten de uzun süre laf etmemişti. Daha sonra mecburen topa girdi. İ.Melih Gökçek, şimdiler de yine orta yerde zıplayıp 'MHP, akp'ye katılsın' diye akrobatik hareketler yaparken bir şeyleri kamufle etmeye çalıştığını daha doğrusu kendisini gizlemeye çalıştığını biz çok iyi anlıyoruz. Cumhuriyet savcılarının Bülent Arınç beyin arsa üzerinden söylediklerini ihbar kabul ederek, Ankara Büyük Şehir Belediyesine de uğramalarında fayda olacağını düşünüyoruz. Kim bilir ışık tutacak bir şeyler bulunabilir.

 

Değerli Basın Mensupları;

15 Temmuza kadar Fetullah Gülen’in müridi gibi çalışan siyasetçi, bürokrat ve diğerlerinin ‘aldatıldım’ diyerek işin içinden sıyrılmaya kalkışması, aziz milletimle dalga geçmekten başka bir şey değildir.

Vatandaş aldatılmış olabilir ama, siyaset adamı aldanmaz ve asla aldanmamalıdır da.

Söz gelimi vatandaş, hayırlı bir iş yaptığını düşünerek kurban derisini Cemaate vermiş olabilir. Masumane olan bu davranış vatandaşı asla suçlu yapmamalıdır. Vatandaşın, bir eğitim kurumuna yaptığını sandığı bu hayırlı davranıştan dolayı aldatılmış olduğu kabul edilebilir.

Öte yandan siyasetçilerimizden birinin, ‘evimin adresi ellerinde. Bana suikast düzenleyeceklerdi’ diyerek, şimdilerde terör örgütü mensubu suçlaması ile içeri alınan bir savcının TSK’nin gizli bilgilerinin bulunduğu kozmik odasına girmesini sağlayarak elde edilen sırların yabancı servislerin eline geçmesine sebep olmuşsa ‘Aldatıldım, ahmaklık yaptım’ diyerek günü kurtarmaya çalışmasına asla müsamaha edilmemelidir. Vatandaş, kendisini temsil edecek siyasetçileri ahmaklık yapsın diye değil, bilakis uyanık olsunlar, ülkeye göz kulak olsunlar diye seçmiştir.

 

Değerli Basın Mensupları;

15 Temmuz darbe girişimi sonrasında asayiş henüz normalleşme gösterememiştir. FETÖ’nün devlet kurumlarına sızmasında iktidarın büyük sorumluluğu vardır. FETÖ terör örgütünün yıllar içerisinde devletin tüm kılcal damarlarına sorgusuz ve sualsiz yerleşmesinde elbette ki iktidarın vebali çok büyüktür. Bu inkar edilemez. Terörizmin soğuk nefesi ülkemizin ensesinde dolaşmaktadır. Ne tarafa baksak hain terör ya birkaç askerimizi ya da birkaç polisimizi şehit etmektedir. 2015 Temmuzundan bu yana 688 vatandaşımızı teröre şehit verdik. Artık ülke normale dönmeli savunma mekanizmalarına işlevlik kazandırmalıdır. Vatandaş olarak bizlerde buna katkı sağlamalıyız. Ülke çapında yapılan demokrasi nöbetlerini tutarken vatanı korumak için nöbet tutanları da aklımızdan çıkarmamalıyız. PKK son iki haftada 26’sı polis, 17’si asker olmak üzere 43 güvenlik görevlimizi şehit etmiştir. Bizler meydanlarda bayrak sallarken bu ülkenin dağlarında ve taşlarında şanlı bayrağımızı korkusuzca sallayan asker ve polisimize yeterli moral ve desteği vermeliyiz. Askerlerimizin ve polisimizin tamamını darbeci olarak görmek, onlara darbeci gözüyle bakmak hem haksızlık hem de vicdansızlıktır. Ordu içerisindeki eşkıya bir an önce tasfiye edilmeli, ordu’yu nöbetine moralli bir şekilde göndermeliyiz. Güvenlik güçlerimiz zaafa düşerse Kıbrıs bir gecede Yunan istilâsıyla karşı karşıya kalabilir. TSK zayıflarsa, Boşnakların uykuları kaçar, Halep yok olur, Filistin diz çöker, Avrupa Türklüğü yetim kalır. Onun için ordumuz bir an önce tartışmaların dışına çekilip işinin başına dönmelidir.

Binlerce yıllık milletin Ordu'su, beş on bin devşirme yeniçerinin tasfiyesi ile zaafa düşmemelidir.

 

Değerli Basın Mensupları;

Son günlerde TSK’nın ana gövdesinde yapılan düzenlemeler yeterince hesap edilmeden aceleci bir durumla oldu-bittiye getirilmiştir. TSK’nın yeniden yapılanması elbette ki önemlidir hatta zarurettir. İstişaresiz yapılan bu düzenlemeler ileriki zamanlarda sorunları da peşinden getirecektir. Mesela; komutanların Milli Savunma Bakanlığına bağlanmasının askerde emir komuta birliğini bozacağını düşünüyoruz. Konu askerle hesaplaşma, askerin elini kolunu bağlama yerine, darbe teşebbüsünde bulunan hainlerin kökünü kazımak olmalıdır. Kurumları kapama açma yerine, darbecilerin hainlerin üreyip çoğaldığı sistemi revize ederek ehliyetli, liyakatlı, milliyetçi gençlerin orduya ve güvenlik kuvvetlerine katılmasını sağlamak olmalıdır. Geçmişte FETÖ’cülerin darbeci olarak karaladıkları subaylar, bugün YAŞ kararlarında terfi ettiğini, emekli olanların ise göreve çağrıldığını görmekteyiz. TSK’nın içindeki ayrık otları ayıklansın ama Türkiye’nin bu kadar milli güvenlikle ilgili sorunları varken askerin itibar ve hassasiyeti asla zedelenmesin. Vatan nöbeti bekleyenlere asık suratla bakılmasın sürekli suçlanmasın. TSK’nın yapısal sorunlarını çözerken asırlar boyunca oluşmuş gelenek ve görenekler çiğnenirse geriye Saddam veya Kaddafi ordusuna benzer bir yığın külçe ordu kalacaktır ki bu da ülkemiz için Allah korusun kötü bir son olur. TSK; caydırıcılık niteliğinin korunmasının yanı sıra, terörden klasik harbe kadar çok geniş bir yelpazedeki risk ve tehditlere karşı hazır olmak amacıyla dinamik bir şekilde yapılanmalıdır. TSK’nın zincire vurulması, suçlanması, tırpanlanması, önümüzdeki süreçte görüleceği üzere çok kötü badirelere davetiye çıkaracaktır.