Yasin Şen yazdı: Denemeye Dair

TAKİP ET

Eşyanın, hâdiselerin, zaman ve mekânın insanla buluştuğu çeşitli noktalar vardır. Bu beraberlik ve ahenk, aslında hayatın içinde yakalayabileceğimiz bir insicamın da başlangıcı sayılır.

Aslında insan, hemen her şeyle şaşırtıcı bir bütünlük sergiler. Bir dere yatağının içinde kayıp giden sular misali, hayatımızı kuran veya ona dâhil olan şeylerle beraber akıp gitmedeyiz bir ömür boyu. Beraberce, can cana, yan yana, iç içe… Birçok zaman eşyada gizli ezelî bilgiyle yaptığımız bir anlaşmaya uymaktayız. Bilerek veya bilmeden…

Bu yüzden kendimize yakın, kaderimize ortak bir şeyler buluruz eşyanın üzerinde. Belki aynı kaynaktan geliyor olmanın verdiği bir aşinalık, belki de beraberce yaşanan bir hayatın bir gün biteceği düşüncesinin bizi onlarla yakınlaştırması… Bir yakınlık ama tarifi güç. Bir kader ortaklığı fakat anlaşılmazı çok zor…

Bence bu kader ortaklığını “deneme”nin hür ikliminde tadabilir insan. Deneme bu yakınlığı duymak ve duyurmak; eşya ve hadiselerle aramızdaki anlaşmayı hatırlamak için iyi bir vesiledir. Bir yazıda; beraber olduğumuz, dokunduğumuz, yaşadığımız şeylerden yükselen hatıra yüklü bir huzuru bulabilmek az nimet değildir! Bununla beraber denemenin bence en güzel yanı onun, zihnimizin tekliflerini, gönlün ve ruhun verimleriyle aşina kılabilmesidir.

Deneme, hatasıyla doğrusuyla kendinizde yakaladığınız bir armoninin zihnimizden ve kalemimizin ucundan akıp giderek satırlara karışması, onlarla buluşmasıdır. Dahası, insanın kaderiyle ve bütün hatıralarıyla barışık kalabilmesinin bir başka ifadesidir.

Her kalem tecrübesi belki bu yüzden gönlün aradığı bir sükûneti bahşeder bize. Mükemmel olmayabilirler; birilerinin bahsine de lâyık olmayabilir onlar. Bunun hemen hiçbir kıymeti yoktur. Onlar sizindir. Bazen bir günlüğün sayfalarında, bazen bir kitaba derkenar olarak bir anlığına var olmak, görünmek ve bilinmek istemişlerdir. Yazmak o an inanılmaz bir tutku olmuştur sizin için. Siz bu çağrıya uymuş ve vazifenizi yerine getirmişsinizdir. İşini yapmış bir ustanın, zaferini elde etmiş bir kumandanın edasıyla eserinize bakabilirsiniz artık.

Fakat bu durum bir hakikatin üzerini örtmemelidir. O da kalemi elimize aldığımızda içimizdeki sesi dinlemek, o çağrıya elimizden geldiğince kulak vermektir. Denemede öncelikle aranan şey samimiyettir. Sizi yazmaya, kendinizle şöyle bir hasbıhal etmeye iten kuvvetin mahiyetini elden geldiği kadar sergileyebilmektir bir yazıdan istenilen şey. Yazının bütün güzelliği belki burada gizlidir.

Günlük yaşamın, koşuşturmanın, bazı samimiyetsiz hayat hamlelerinin arasında yazıya tutunmak, denemenin huzurlu ülkesinde sükûn bulmak güzel bir şeydir. Yazmak içimizde boy gösteren filizlere yaşamaları için bir fırsat tanımaktır.

Böylece, yazı bir iç ahengi sağlar bize. Bizde birikenleri ortaya koyabilmek, kalbimizde fark ettirmeden damıtılmış itirazları seslendirebilmek ve en güzeli ruhun, o mutlak ve kaçınılmaz hâle duyduğu özlemi dillendirebilmek için bazen tek çaremiz yazıya tutunmak olur. Böyle bir gayenin peşinde olunca aradığımız duygu ve fikir lezzetini bütün kayıtlardan azade olarak, satırlara dökülen duyguların tabiliğinde buluruz.

Bu serazat fakat samimî yolculuk sayesinde hatıraların, tefekkürün ve hayalin bütün saflığı ve derinliğiyle boy gösterdiği bir yazıda istediğimiz gibi derinleşiriz. Hayata dair hissettiğiniz ve daima yaşamayı istediğiniz bir vefa hissini tadabiliriz orada. Huzur buluruz bundan. Çünkü bir şeyleri hatırlarız. Vefa yer edinir içimizde. Zihnimize ve gönlümüze sevdiğimiz şeyleri, insanları ve hâdiseleri davet edebiliriz.

Öyleyse deneme,  içimizde bitmez tükenmez bir şekilde devam eden bir arayışın diğer adıdır. Belki mübalağadır, belki de çok uç düşüncelerdir bunlar. Fakat deneme deyince duygu ve tefekkürden yana payıma düşecek olanı anlıyorum. Nihayet bir yolculuk ve tecrübedir bu. Bir arayıştır. Belki ebedî bir arzulayış…