Yasin Şen'in kaleminden: Babaannemin Sandığı

TAKİP ET

Yazar Yasin Şen, köşesinde Babaannemin Sandığı isimli yazısına yer verdi. İşte o yazı..

Rahmetli babaannem her şeyi biriktirirdi. Öyle bir yere yığma filan değil. Eşyayı ilgili yerlerine koyar ve zamanı gelince kullanırdı. Mesela eskiyen fındık çuvallarını bir yere koyar, ya onları yamayıp yeniden kulanılabilir hâle getirir, ya da elindeki kirmanıyla evin önüne veya çıkmasına oturup saatlerce onlardan ip eğirirdi. O ipler bahçede çok işimize yarardı. Yani bu biriktirme işlemi öyle bir yere yığıp bırakmak şeklinde tezahür etmezdi. Bir gün onları kullanacağımızı bilirdik. 

Bir de onun sırf keyif aldığı veya zaruret duyduğu için biriktirdiği şeyler olurdu. Babannemin bir sandığı vardı. Bu şeyler orada birikirdi. Bu sandığın küçük bir çekmecesi vardı. Onu çıkartınca sadece bir çocuk kolu içeriye girebilecek kadar bir delik açılırdı. O ufacık çekmeceyi yerinden söküp almak beni acayip cezbederdi. Ben bunu sık sık yapardım. 

Ne vardı peki sandığın içinde? Kumaşlar, ip makaraları, deniz kabukları, misketler, tedavülden kalkmış paralar ve şimdi hatırlayamadığım bir sürü şey... Dikkatimizi bir şeye çekmek istiyorum. Tedavülden kalkmış paralar dedim. Neden? Rahmetli amcamın kendisine verdiği harçlıkları sandığına koyuyor, yıllar geçse bile herhalde onları kullanabileceği en müsait zamanı bekliyordu babaannem. Tabii bu arada yıllar değil on yıllar geçiyordu. O paraların tamamı kullanılamaz duruma gelmişti. Neden böyle olmuştu peki? Onlar yokluk görmüşlerdi. Parayı bulunmaz hint kumaşı gibi görüyorlardı. Aç kalmışlardı. Âdeta yoktan bir şeyler ortaya çıkarıp geçinip gitmişlerdi. Bu yüzden o tedavülden kalkan paralar en müsait zamanları bekliyordu. Ve o zamanlar hiç gelmeyecekti. 

Ben çok meraklı ve yaşadıklarını duygusal olarak gönlüne iyi kodlayan bir çocuktum. O sandığı el yordamıyla adeta taramıştım. İşime yarayabilecek misket, deniz kabuğu, bileklik türünden şeyleri alıp kendi koleksiyonuma dâhil etmiştim. Fakat babaannemin sandığı içime bir hikâye olup da sinmişti. Bir çocuğun hayatında bir sürü merkez vardır ve bu çok değişkendir. Halbuki benim çocukluğumun değişmeyen birkaç merkezinden biriydi bu sandık. İçindeki eşyanın ahşabın kokusuyla birleşen nevi şahsına münhasır o rayihası bende hâlâ ziplenmiş hatıralar yumağı gibidir.
 

Yasin Şen: Yürümeye Dair!

yasin şen babaanne sandık