Yasin Şen: Abazdağı ve Karaduman

TAKİP ET

Yazar Yasin Şen, Abazdağı ve Karaduman isimli yazısını takipçileri ile paylaştı

Bunaldı ruhum bugün
Bir çam fidanı gibi
Gözümde yine tüttün
Yayla dumanı gibi

Ö. Bedreddin Uşaklı


Ömer Bedreddin Uşaklı, Ünye’de kaymakam olarak bulunmuş. Şiirlerinde bu yüzden bizim oraların havasını bulurum. Karadeniz’de yaşayıp da şiirlerine dumanı, sisi dâhil eden nâdir şairlerdendir kendisi. Ve yukarıya epigraf olarak koyduğum dörtlüğü de göstermektedir ki, o bu havayı çok iyi hissetmiştir. Bu mısralar hasreti içimizi yakan sevdiklerimize birdenbire duyduğumuz, içimizde giderek büyüyen ve bizi her yanımızdan kuşatan bir muhabbeti ve özlemi ne güzel ifade eder!

Biz dumana veya sise “karaduman” deriz. Ne kadar beyaz olsa da sizi mesafelerden ayıran, görmez ve görünmez eden, eşya ve sair varlık ile bir an bağınızı koparan bu şey hep böyle anılır.

Karaduman burada etrafınızı, dağların zirvelerini, yamaçlarını derhal sarmalar, buna hiçbir şey engel olamaz. O sizi kuşattığında anlarsınız ki, duman öyle dağ tepelerinde olduğu gibi hareketsiz değildir. Çok hızlı ve acelesi olan biri gibi hareket eder. Belki de fetihler gerçekleştirmek isteyen bir hükümdar edâsıyla ufukları yoklamak istemiştir. Bu esnada karşısına dağlar çıkmış, onu da teslim olmaya mecbur ettikten sonra göğün kapılarını buradan aralamıştır.

Bilenler bilir, memlekette özellikle bahar aylarında dağların tepelerinden duman eksik olmaz. Duman, dağların üzerinden yine onun eteklerine doğru, bir evin pencerelerine dökülen bir tül gibi salınır. Belki dağlar dumanı çağırır, duman mesafelere aldırmadan bu davete uyar ve dağlara koşar. Bu Abazdağı için de böyledir.

“Oy duman kara duman”, “Geldi bir karaduman sardı dört bi yanumizi” diye başlayan Karadeniz türküleri onlara yazılmıştır. Bu yüzden dumanı, onun içerisinde olduğumuz zamanlar hâricinde hep bu türkülerde hatırlarız. İçim buna pek de razı değil. O sebepten Abazdağı’ndan yola çıkarak bir dağı, sonra kendimi ve ardından düşünce ve hayâllerimin ufuklarını anlattığım bu yazılarda dumanın da eksik olmasını istemedim. Çünkü o dağların hele de Abazdağı’nın tepesinden pek eksik olmuyor. Şu türküde de söylendiği gibi:

Duman gelur dağilen
Sen da gel irmağilen
Ben da gelurum oyle
Sana çağirmağilen

Bizim dağ ve yayla ile ülfetimiz biraz sisli, dumanlı olmuştur. Irmak yatağı boyunca ilerleyen duman, birdenbire dağın eteklerinden bahçeleri ve ormanları kaplamaya başlar. Küçük kümeler hâlinde yeşilin üzerini bir yorgan gibi örten bu karaduman biraz sonra bütün ufku kapatır ve giderek göz gözü görmez olur. Böyle zamanlar otlayan hayvanlar kaybolur. İnsan yalnızlaşır ve Abazdağı tenha bir hâle bürünür.

Bu duman ayrıca yakar. “Duman yakmış!” denen tabir fındığın ve diğer meyvelerin çiçeklerinin yok oluşunu ifade eder. Dolayısıyla o insana da zarar verir. Fakat dumanın öteden beri dağların nasibi olduğunu biliriz. Buna kimse ses çıkaramaz.

“Dumanyaka”, “Dumantepe” onun hep hâkimiyetinin izlendiği yerlerin isimleridir. Dağın eteklerinden, vadinin içinden üzerimize doğru gelen sisler, etrafımızı çabucak çevrelese de zihnimizi o kadar çok açar ve nihayet saf bir hâle bürür. Etrafı kapandıkça içe, içine dönen insan bence dağların karadumanını da sever.

Eskiden pekçok kez yaşandığı üzere karaduman içinde kaybolan hayvanlarımı aramak gibi bir derdim olmadı. Böyle olsaydı karadumanı yine de sever miydim, bilemiyorum.

Bazen karaduman fındık topladığımız bir bahçenin aşağılarında hemen beliriverirdi. Biraz sonra gökyüzünden yağmur olup yağacak olan dumanı ellerimde, yüzümde ve dört bir yanımda hissederdim. Fındık dalları, ağaç gövdeleri onunla beraber ıslanır, nemlenirdi. Karaduman ısrarcı değildi. Biraz sonra geldiği gibi giderdi.

Onun gelişi, Abazdağı’nı bürüyüşü son derece esrarlı, sihirli ve bizi çok cezbeden bir hadiseydi. Bu dağ, karadumanla öylesine uyum gösteriyordu ki, bu beyaz karanlığın gelip kendini örtmesini sanki canına minnet biliyordu. Abazdağı sanki karadumanı özlüyordu.

Abazdağı’nda dumanlı bir gün başladığımız fındıkta söylenen şu mani ile bu yazıyı sonlandıralım:

Abazdağı duman olmuş
Hâlimiz yaman olmuş
Fındık bu yıl gecikti
Nice bir zaman olmuş