Tunca: "Okumuyoruz, okumalıyız"

TAKİP ET

Yazar Ahmet Tunca, 'Çocuklarımıza daha ilkokul sıralarında okumanın sevdirilmeli. Aksi takdirde okuma okulda kalıyor. Bu büyük bir tehlike' dedi.

Yazar Ahmet Tunca, “Çocuklarımıza daha ilkokul sıralarında okumanın sevdirilmeli. Aksi takdirde okuma okulda kalıyor. Bu büyük bir tehlike” dedi.

Yılların Gazetecisi ve Köşe Yazarı, son yıllarda kitaplarıyla kültürümüze önemli katkılarda bulunan Ahmet Tunca, son yıllardaki eğitimde kuraklığın, verimsizliğin ve dünya sıralamasındaki yerimizin çok kötü olduğuna işaret ederek, “Okumuyoruz, okumalıyız. Çocuklarımıza, gençlerimize yazık ediyoruz” dedi. Yayınladığı basın bildirisinde bazı istatistikî rakamlar vererek bu vahim tabloyu gözler önüne serdi.

“Çocuklara öncelikle ve ivedilikle okuma sevdirilmeli”

Yazar ve Eğitimci Ahmet Tunca şöyle devam etti: “Çocuklara öncelikle ve ivedilikle okuma sevdirilmeli. Bu alışkanlık daha ilkokul sıralarında kazandırılmalı. Bu beceri ve alışkanlık kazandırılmazsa, nesil okullarda mecburen okuduğu ders ve test kitaplarıyla kalır ve zamanla çoraklaşır, verimsiz hale gelir. Eğitim sistemimizin mutlaka bilim süzgecinden yeniden geçirilmesi şarttır”

“Böyle eğitim sistemi olur mu?”

“Fazla değil, bundan üç yıl önce ülkemizin ciddi araştırma kuruluşlarından birinin yaptığı çalışma sonunda ortaya vahim bir tablonun çıktığını gördüm ve asla şaşırmadım. Sadece üzüldüm” diyen Tunca, “Biz bunu hak etmiyoruz dedim kendi kendime. Böyle eğitim sistemi olur mu? Böyle bir nesil, susuz yetişen ağaç gibi nasıl meyve verir? Benzeri cümlelerle hayıflanarak, iç geçirerek, hani o bazen bizi düşündüren, bazen de üzen soru aklıma geldi: Ne olacak bu devletin, milletin hali? Kitap okumanın faydalarını sıralayarak bildiklerinizi tekrar etmeyeceğim. Dolayısıyla ukalalık yapmayacağım. Çok okumuş, çok yazmış edasıyla ahkâm da kesmeyeceğim. Sadece bilinen ya da sakız olmuş bir hadiseyi yeniden ortaya dökeceğim. Okuma aklı geliştirir, ufku genişletir. Düşünce sistemimiz çöl olmaktan kurtulup vahaya dönüşür. Akıl yürütmemiz sayesinde düşüncemiz ve olayları yorumlamamız başkalaşır. Farklı olur ve toplumda farklılaşırsınız” şeklinde değerlendirmede bulundu.

“Okumaya yılda sadece ve sadece 6 saat zaman ayırıyoruz”

İhtiyaçlar sıralamasında kitabın en sonlarda, 235. sırada yer aldığı bilgisini aktaran Yazar Tunca, “Okuyanlar araştırılmış. Siyaset, aşk ve cinsellik konuları en fazla okunuyormuş. Türk halkı, okumaya yılda sadece ve sadece 6 saat zaman ayırıyor. Ancak günde en az 6 saat televizyon seyrediyor veya internette dolaşıyor. Saatlerce cep telefonlarıyla konuşuyor. Evde, büroda, arabada, sokakta, dolmuşta, otobüste maalesef cep telefonuyla konuşup çoğu zaman geyik muhabbeti yapıyor. Evet-hayırla kapatacağı bir konuyu dakikalarca uzatmayı seviyor. Chat yapıyor ama okumuyor. Seyrediyor ama okumuyor. Tembel ve hazırcı” diye görüşlerini açıkladı.

“Ülkemizde 10 yılda 1 kitap okunması ne kadar üzücü”

“Okuma konusunda Afrika ülkelerinden bazılarının gerisinde kalmışız” diyen Tunca, “Japonların yüzde 14’ü, Amerikalıların yüzde 12’si, Fransızların yüzde 21’i düzenli kitap okuyor. Ülkemizde binde bir kişi düzenli kitap okuyor. Bir Japon yılda ortalama 25, İsviçreli 10, Fransız 7 kitap okurken, ülkemizde 10 yılda 1 kitap okunması ne kadar üzücü. Türkiye’deki kütüphanelerde 15 milyon kitap varken, Bulgaristan’da 46 milyon, Rusya’da 739 milyon, Almanya’da 106 milyon kitap bulunuyor. İran’da 7 milyon kişi kütüphanelere üye iken, ülkemizde 500 bin üye bulunuyor. İlçe ve kasaba kütüphanelerinin çoğu maalesef kapatıldı. Kahvelerin hangisine gitseniz dolu. Son yıllarda kahvehanelere gazete ve kitaplık mecburiyeti getirildi. Adet yerini buldu. Masada kitap okuyan tek kişiye rastlayamazsınız. Rastlarsanız da okuyana tuhaf gözle bakıyorlar” şeklinde düşüncelerini ifadelendirdi.

“Biz dünya ülkelerinin neresindeyiz, bir düşünün”

“Haklı değil miyim?” diye soran Tunca, “Ne olacak bu milletin hali? Eğitimde öncelikle ve ivedilikle alarm zillerinin çaldığını mutlaka bilmemiz gerekirken, milletin gıkı çıkmıyor. Bu

sistemle ülkenin ilerlemiş ülkeler içinde yer almasını beklemek hayal olur. Bizim tarım ve hayvancılıkta alanlarında bile üst sıralardaki yerimizi kaybedeli yıllar oldu. Çünkü teknolojide oralarda geriledik. Buğday, mısır almaya, hayvan veya et ithal etmeye devam ediyoruz. Biz dünya ülkelerinin neresindeyiz, bir düşünün. Deveye sormuşlar da o bile cevaplamış. Bizim neremiz doğru, çağdaş ve ilerici Allah aşkına? Ne olacak bu…” şeklinde değerlendirmede