Sonbahar ve Çocuklar-2-Yasin Şen

TAKİP ET

Eğitimci Yasin Şen köşesinde Sonbahar ve Çocuklar isimli yazısına yer verdi

Sonbahar, mevcudiyetini sararmış bir yaprağın zarif ve narin bedeninde gösterince insan kalbinin burkulmaması pek mümkün değildir. Bu yüzden sonbahar, biraz da hüzün demektir. Çünkü yere düşen her yaprak bir ayrılığı ve sonu haber verir. Sonbahar bu yüzden ayrılık kokar. 
Evet, sonbahar biraz hüzündü; fakat bizim için tamamen bu demek değildi. Çünkü, sonbaharın gelişiyle bu mevsime has meyvaların da lezzetine varmak; onlar için, dağ taş demeden her yeri kolaçan etmek için bize gün doğardı. Trabzon hurmaları, elmalar, armutlar, kara üzümler sefer düzenlediğimiz uçsuz bucaksız dağ yollarının üzerinde dinlendiğimiz ve eğlendiğimiz mekânları teşkil ederdi. 

İnsan yaşadığı mekânla bütünleşebilmelidir. Bu, onun bir yere kendini ait hissedebilmesi için çok gereklidir. Zihnimdeki bir yığın evrak-ı perişan arasında sonbahara ve diğer mevsimlere ait hatıralara temas ederken görüyorum ki, biz bütün benliğimizle yaşadığımız mekâna aittik. 

Biz o zamanlar, yaprakları kurumuş ağaçlara dakikalarca bakar, tarlaları kaplayan kuru mısır gövdelerine dokunur, belki baharı haber verecek bir uğur böceği arardık. 

Minik kalbimiz toprakla o kadar hemhal imiş ki, şimdi sadece bunu hayal etmek bile bizlere mutluluk veriyor.  Fakat ben bu aidiyeti, bu mutluluğu şehir için söylemekte zorlanıyorum. Şehre ait olmayı istemekten ziyade, insan ondan daima kaçmayı arzuluyor. Çünkü şehir şimdi, insanı küçültüyor, onu silik bir nesne haline getiriyor. Şairin dediği gibi, 

Uzasan, göğe ersen
Cücesin şehirde sen
Bir dev olmak istersen
Dağlarda şarkı söyle 

Biz de köyde, tarlada ve ağaçların arasında tabiatın bütün heybetine rağmen kendimize şefkatli bir yer bulmada asla zorlanmazdık. Biz, Allah’tan sonra tabiata emanettik sanki. Çocukça arzularımız ve hayallerimizle koskoca bir dünyanın küçücük hâkimleriydik. 

Eğer çocukluğa ve çocuklara bir çağrıda bulunmak imkânım olsaydı onlara şöyle seslenirdim: Ey şimdi, köylerde, kırda-bayırda, ovada, yaylada yaşanılan çocukluk! Kim dönüp bakar sana şimdi! Hâlbuki sen en saf ve temiz mutlulukları yaşıyorsun, gitme kal orda! Huzur, sevinç ve dünyanın bütün güzellikleri seninle beraber... 

O mevsimlerin, hatıraların ve çocukluğumuzun bütün lezzetleri üzerinden pekçok zaman geçti. Bizler şimdi başka bir yerde ve başka bir zamanda yeni bir sonbahara eriştik. Şüphesiz, sonbaharın insanların ve bu şehrin üzerinde uyandırdığı tesir bizim çocukluğumuzdaki gibi olmayacak. Ağaç tohumunu yere dökecek. Otomobiller onun üzerinden geçip tohumu parçalayacak. Yaprakları dökülen ağaçlar insanları çok fazla etkilemeyecek. İnsanlar ne için koşturup durduğunu bilmeden bir mevsimi daha yokluğa gömüp gidecekler. 

Hâlbuki sonbahar mevsimi toprağın yeni bir hayat, yeni bir oluş için ilk adımıdır. Bahar ve yaz aylarındaki o taptaze canlılık için tohumunu toprağa bırakmak isteyen ağaçlar, çiçekler emanetlerini bu mevsimde yerlerine bırakırlar. İşte ilkbaharla görünen, âdetâ gökyüzüne fışkıran o canlılık, kaynağını sonbahardan alır. Fakat, yaprağın ve tohumun toprağa karışmadığı bir şehirde bu mevsimin hazzına varmak ne kadar mümkün!

sonbahar çocuk dr. yasin yen