Şaban Öztürk: Ayının İnine Girince!

TAKİP ET

Afyon Kent Haber sitemiz köşe yazarı Şaban Öztürk'ün hafta başı köşe yazısı Ayının İnine Girince oldu. İşte o köşe yazısı !

Osmanlının son döneminde Azınlık ve Yabancıların topraklarımızdaki Eğitim ve Öğretimi faaliyetlerini hiç incelediniz mi?!.

Bu yabancı okullarının Müslüman Türk neslini dönüştürmek için bu kurumları çok iyi kullandıklarını  biz de çok iyi biliyoruz..

Bugüne kadar bu milleti ve herbir karışı şehid dedelerimizin kanlarıyla sulanmış vatanına kendini borçlu hisseden gerçek ilim adamlarımızın yapmış olduğu çalışmalarla ilmi ve tarihi deliller ve arşiv çalışmaları da dahil ortaya çıkmıştı.. Buradan biliyoruz..

150 sene içinde 3.500 okul ve 500 bin öğrenci sayısına ulaştıklarını da çok iyi biliyoruz ki bunlar hep Müslüman Türk çocukları idi..

Adamlar babalarının hayrına açmadılar bu kadar okulu ve yıllar sonra meyvesini topladılar ve kesinlikle Osmanlı Cihan devletini de bu okullar sayesinde yıktılar..

Bu okulların mezunu yabancı dil bilen, yabancı kültürle yetişen ve kendi din ve kültürüne düşman nesli, sonraki yıllarda ülkemizin eğitim ve yönetim dahil olmak üzere her kademesinde en yüksek makamlara getirildiklerini çok iyi biliyoruz..Özellikle de Dış  İşleri Bakanlığı, siyaset, bürokrasi, eğitim ve ticaretimiz bunların elindeydi tamamen..  

Bu, kimse üzerine alınmasın ama son yıllarda da hala tam değiştirilememiş acı bir gerçektir!.Şimdi durum Rahmetli Özal ile biraz ve Tayyip beyle de biraz daha öze dönüşe doğru gidince kıyametleri kopardılar..  

İçimizdeki aymazlara arz olunur..

Robert Kokejini biraz tanıyalım mı, be dersiniz?. 

Cumhurbaşkanımız, Prof. Dr. Melih Bulu’yu rektör olarak atamasaydı, biz hâlâ Boğaziçi’nin sadece bir üniversite olduğunu, Boğaziçi’ni yönetmenin de herhangi bir üniversitemizi yönetmekten ibaret olduğunu düşünecektik, öyle değil mi?!.

Hoş, gerçi ben Boğaziçi’nin de, Bilgi’nin de, Galatasaray’ın da sadece bir üniversite olmadığını çok iyi biliyorum ama toplumun tamamının da bilmesi gerektiğine can u gönülden inanıyorum.. 

Melih Bey’in atanmasıyla kopardıkları kıyamet, kendilerinin de deşifre olmasına sebep oldu..

Ne kadar Gezici, PKK yandaşı, Soros Çocuğu, Karanlık Odacı varsa hepsi de bir araya geldiler..

Neredeyse muhalefetin tamamı, meselenin rektörlük seçimi olmadığını ortaya koydu..

Başkan Erdoğan sadece bir rektör ataması yapmamış ki, meğerse arı kovanına çomak sokmuş...Ne arı kovanı?!. Ne çomak sokması?!.

Meğerse ayının inine girilmiş, inine!..

Eylemlerin organizatörlerinden Cem Say’ın ifadesiyle, Boğaziçi’nde öyle bir düzen kurmuşlar ki, “kitabına uydurup rektör” seçiyorlar, dışarıdan da kimseyi sisteme dahil etmiyorlarmış.. Bütün tezgah bozuldu tabi..Eski Türkiye’de, gelecek 10 yılın komuta kademesini belirlerler, hatta ataması gerçekleşmeden tebrik kartları bile basılırdı.. 

Boğaziçi’nde de aynısını yapıyorlarmış, adına da seçim 

diyorlarmış!.

“Nasıl olsa rektör bizden” deyip pervasızca hareket ediyorlarmış..

Birkaçından bahsedeyim de, LGBT’lilerin arkasına saklanıp ne dolaplar çevirdiklerini görün.. 

Neden bu kadar kudurduklarını anlayın..Ama bunun İçin Cuma’yı bekleyin. Hayırlı günler diliyorum..