MUSA EROĞLU AKÜ DEVLET KONSERVATUVARI'NDA SÖYLEŞİYE KATILDI

TAKİP ET

Halk ozanı Musa Eroğlu, Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Devlet Konservatuvarı tarafından düzenlenen söyleşide Türk Halk Müziği sevenlerle bir araya geldi. Devlet Konservatuvarı Sahneli Derslik'te gerçekleştirilen söyleşiye öğretim üyeleri ile beraber çok sayıda öğrenci katılım gösterdi.

Halk ozanı Musa Eroğlu, Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Devlet Konservatuvarı tarafından düzenlenen söyleşide Türk Halk Müziği sevenlerle bir araya geldi. Devlet Konservatuvarı Sahneli Derslik’te gerçekleştirilen söyleşiye öğretim üyeleri ile beraber çok sayıda öğrenci katılım gösterdi.

AKÜ Devlet Konservatuvarı Türk Halk Müziği Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Servet Yaşar’ın moderatörlüğünde gerçekleştirilen söyleşide Yaşar, “Musa Eroğlu günümüzün Karacoğlan’ı olarak anılmakta. Ancak biz kendisini sadece Karacaoğlan olarak nitelendirmiyoruz. Musa Eroğlu günümüzün aynı zamanda bir Hatayi’si, Seyid Nesimi’si ve Âşık Veysel’idir. Çünkü bu ozanlar sadece yaşadıkları dönemleri yansıtmazlar. Aynı zamanda geçmişten aldıkları o şiirleri işleyerek günümüze ders vermek ve yapıtlarını bir sonraki kuşağa taşımakla yükümlüdürler. Musa Eroğlu da bu yüzden günümüzün halk ozanıdır” dedi.

Gıdasını Kulağından Almayan Kâinatı Yese Doymaz

Sanatçı Musa Eroğlu ise, müziğin insan hayatı için vazgeçilmez olduğunu dile getirerek insanın bilgi ile öğrenerek olgunluk kazabileceğine söyledi. Eroğlu, “Bilgiyle doyacağız ve midemizden değil kulağımızdan doyacağız. Gıdasını kulağından almayan, kâinatı yese doymaz. Gıdamızı kulağımızdan almaya başladığımız zaman olgun ve arif insan gibi sıfatlar kazanmaya başlarız. Peki, bu sıfatları nasıl ve nerede kazanırız? Böyle bir okul olmadığına göre, bu sıfatları kazanacağımız yer türkülerdir” dedi. Müziğin varlığının insanı ölümsüz kılabildiğini söyleyen Eroğlu, “Gıdayı müzikten ve muhabbetten alırız. Karacaoğlan ölmüş müdür sizce? Mevlana ölmüş müdür? Hepsi yaşıyorlar, ölüm denen şey izafi bir şeydir” şeklinde konuştu.

Köylerde Bir Üniversite Var

Köylerin geçmişten gelen birikimleri ve kültürleri çok iyi muhafaza ettiğini ve ozanların bu kültürlerden beslendiğini söyleyen Eroğlu, “Bizim buradaki görevimiz bu geçmişi akademik bir boyutta incelemektir. Çünkü köyler birer üniversitedir. Bana soruyorlar siz âşık mısınız diye, hayır ben şehirli bir türkücüyüm diyorum. Ama ben aynı zamanda köylüyüm, otantiğim. Ben evimi dere ağzına yapmışım.  Bütün duygular bana geliyor, kimdir onlar Âşık Veysel, Karacoğlan, Nesimi, Edip Harabi’dir” diye konuştu.

Müziğin yüzyıllardır var olduğunu ve birleştirici bir güç olduğunu söyleyen Eroğlu şöyle konuştu:

“Müzik bir ihtiyaçtır. İnsanlar yan yana yaşıyorlar, daha sonra düşüncelerinden dolayı birbirlerini katletmeye başlıyorlar. Ama susmayan bir şey var, müzik hiç susmuyor. Yine de geçmişte bazı dönemlerde devletin korumacı ve kültürden korkan bir yapısı vardı. ‘Âşık der ki’ diye başlayarak söylenirdi o yüzden deyişler, isim verilemezdi. Hâlbuki türküler bizim kimliklerimizdir. Kimliklerimizden korkmamamız gerekir. Popüler kültürle beraber kimliğimiz kaybettirilmeye çalışıyor. Bu konuda gençlere çok güveniyorum. Gençler sevgiyi öğrenecek, biz de bunu onlara doğru bir şekilde anlatacağız.”

Söyleşinin sonunda katılımcıların sorularını cevaplayan Musa Eroğlu ve Moderatör Yrd. Doç. Servet Yaşar’a çiçek takdim edildi.