MEHMET PARSAK: "ŞEHİTLERİMİZE RAHMET DİLİYORUM"

TAKİP ET

Milliyetçi Hareket Partisi MYK Üyesi ve Afyonkarahisar Milletvekili Mehmet PARSAK, TBMM Genel Kurulu'nda, 'Kişisel Verilerin Korunması Kanunu'nun ikinci bölümü ile ilgili olarak Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına bir konuşma yaptı.

Milliyetçi Hareket Partisi MYK Üyesi ve Afyonkarahisar Milletvekili Mehmet PARSAK, TBMM Genel Kurulu’nda, “Kişisel Verilerin Korunması Kanunu”nun ikinci bölümü ile ilgili olarak Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına bir konuşma yaptı.

ŞEHİTLERİMİZE RAHMET DİLİYORUM

Konuşmasına, son dönemde meydana gelen terör eylemlerinde hayatlarını kaybeden vatandaşlarımıza rahmet dileyerek başlayan Parsak, “İktidarın, tutarsız politikalarının sonucu olarak ülkemizde son sekiz ay içerisinde hızla artan canlı bomba terör eylemlerinde ve yine AKP iktidarı tarafından “çözüm” adı altında yürütülen “ihanet süreci”nin sonucu olarak kirletilen kadim topraklarımızı temizlerken şehit düşen insanlarımıza ve güvenlik görevlilerimize Yüce Allah’tan rahmet, kalanlarına ve milletimize sabır ve başsağlığı diliyorum” dedi.

AKP’NİN, DOKUNULMAZLIK KONUSUNDA NETLEŞMESİNİ BEKLİYORUZ

AKP iktidarının, eli kanlı terör örgütüne artık kararlı ve net ifadelerle “dur” diyeceği günleri özlemle beklediklerini kaydeden Mehmet Parsak, “Bu kapsamda; Milliyetçi Hareket Partisi’nin şahsımın da aralarında bulunduğu 4 Milletvekilinin, ‘terörle kol kola olan’ milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılmasına dair 3 Mart 2016 tarihli başvurusunu hatırlatıyor, AKP’nin bu konuda da “kem-küm” diyerek, “ipe un sererek” sürdürmeye çalıştığı algı operasyonuna bir son vermesini ve konuyu samimiyetle ele alarak sonuçlandırmasını diliyorum” şeklinde konuştu.

 

“-MIŞ” GİBİ YAPILMIŞ

Milletvekili Parsak, konuşmasının, “Kişisel Verilerin Korunması Kanunu”na ilişkin kısmında ise, temelde kişisel verilerin korunmasına yönelik bir kanun gibi gözüken düzenlemenin, özellikle kurum ve teşkilat yapısını ifade eden kısmı itibariyle özensiz ve yetersiz, getirdiği istisnalar itibariyle de kendi kendisini uygulanamaz hale getiren bir tasarı olduğunu söyledi.

 

Kanun tasarısı planlanırken adeta “-mış gibi” yapıldığını kaydeden Parsak, “Bu düzenleme adeta kuzuyu kurda emanet eden bir düzenlemedir. Son yıllarda yaşadıklarımız ve bu süreçte oluşan psikoloji itibariyle, vatandaşlarımız en çok kişisel verilerinin en çok hükümetin eline geçmesinden korkmaktadır” dedi.

 

KENDİ VERİLERİNİ MUHAFAZA EDEMEYENLER MİLLETİN VERİLERİNİ NASIL SAKLAYACAK?

İnsanlarımızın en çok izlenilmekten, dinlenilmekten ve fişlenmekten çekindiğini belirten Parsak, “Üst düzey devlet yetkililerinin bile rahatlıkla dinlenildiği bir ortamda, tüm vatandaşlarımız kişisel bilgileri ve mahremiyetleri konusunda endişe duymaktadır. Bu toplumsal kaygının en büyük nedeni ise kendi kişisel verilerini dahi muhafaza edemeyen bir hükümetin, vatandaşın kişisel verilerini korumaya talip olmasıdır” ifadelerini kullandı.

ÖZEL HAYATIN EN ÇOK İHLAL EDİLDİĞİ İLK 3 ÜLKE ARASINDAYIZ

Türkiye’nin ne yazık ki, kişisel verilerin izinsiz paylaşıldığı, yasal olmayan dinleme ve izlemelerle özel hayatın gizliliğinin ihlal edildiği bir ülke durumunda olduğunun altını çizen Mehmet Parsak, “Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni kabul eden 47 devlet arasında özel hayatın en çok ihlal edildiği ilk üç ülke arasındadır” dedi.

 

BU KURUL TARAFSIZ OLARAK GÖREV YAPAMAZ

Konuşmasında, Kişisel Verilerin Korunması Kurulu’nun yapısına da değinen Milletvekili Parsak, “7 üyeden oluşan bu kurulun 4 üyesini Bakanlar Kurulu, 3 Üyesini ise Cumhurbaşkanı tarafından belirlenmektedir. Kurul Üyesi olarak atanmanın şartları ise “kurumun görev alanı hakkında bilgi ve deneyim sahibi olmak, 4 yıl lisans öğrenimi, bir kamu kurumu, Sivil toplum kuruluşunda ya da özel sektörde 10 yıl çalışmış olmak” gibi alelade hususlar olarak belirlenmiş durumdadır. Yani, Cumhurbaşkanı ya da Bakanlar Kurulu, herhangi bir özel sektörde, 10 yıl süre ile görev yapmış ve üniversite öğrenimi görmüş bir personeli Kurul Üyeliği’ne rahatlıkla atayabileceklerdir. Örnek verecek olursak, Bakanlarımızla arası iyi olan, hasbel kader 4 yıllık Açıköğretim fakültesinden mezun olmuş ve 10 yıldır çalışan bir müteahhit, Kurul Üyesi olabilecektir. Şu anda KPSS’ye göre personel alan bir kamu kurumunun sınavına girecek bir vatandaşımız dahi daha fazla, daha objektif kriterlere muhatap durumdadır” ifadeleri ile kurulun tarafsızlığına yönelik eleştirilerini sıraladı.

“ATAMA” DEĞİL, “SEÇME” OLMALI

Kurul üyelerinin “atama” değil “seçme” yöntemi ile belirlenmesi gerektiğine dikkat çeken Milletvekili Parsak, “Kurul üyelerinin üniversitelerdeki bilim insanları, yüksek yargı üyeleri ile kişisel verilerin korunmasıyla ilgili ve bağlantılı kurum ve kuruluşların kendi aralarından seçecekleri üyelerden oluşması daha tarafsız ve adilane bir yaklaşım olacaktır” ifadelerini kullandı.

 

AKP’DEN “KÜÇÜK OYUNLAR”

Cumhurbaşkanı’nın, bu kurula üye atama yetkisi veren kanunu sert sözlerle eleştiren Parsak, “AKP’nin bu tür ‘hukuk oyunları’ ile Cumhurbaşkanı’na daha fazla yetki vermeye çalışması kabul edilemez bir durumdur. Acaba AKP, Başkanlık Sistemi’nin Türk Milleti tarafından benimsenmediği gerçeğinin farkına mı vardı ki bu tür küçük oyunlara kalkışmaktadır? Kanun tasarısına bu şekilde hüküm konulması akıllara sadece bu soruyu getirmektedir” sözleri ile Başkanlık Sistemi’ne göndermede bulundu.

 

AKP’nin, Cumhurbaşkanı’nın gönlünü kazanmak için Anayasa’da olmayan yetkileri adeta icat etmeye çalıştığını da kaydeden Mehmet Parsak, “Keşke ‘Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nu, ‘Anayasa Zıtlaşma Komisyonu’ sananlar el ele verip Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nu dağıtmasalardı da asıl niyetlerini görebilseydik. Milliyetçi Hareket Partisi’nin uzlaşmacı ve iyi niyetli yaklaşımlarına rağmen Anayasa Uzlaşma Komisyonu dağıtılınca AKP bir çıkmaz içerisine girmiş olmalı ki bu tür kanun hükümleri ile Cumhurbaşkanı’nın gönlünü kazanmaya çalışmaktadır” dedi.

 

KONU ÇOCUKLARIMIZ İSE EN BÜYÜK SAYI “1”DİR

Kişisel verilerimizin neredeyse hiçbir objektif kriter olmaksızın belirlenen bu keyfi kurula teslim edilemeyeceğini ısrarla vurgulayan Milletvekili Parsak, “Tasarıda çocuklara ilişkin koruyucu bir düzenlemenin yer almamış olması da dikkat çekici ve düşündürücü bir eksikliktir. Hele ki çocukların cinsel istismarının vicdanları kanatmakta olduğu şu günlerde, Karaman'da Ensar Vakfı'na bağlı “KAİMDER” yurdunda kalan 45 öğrencinin cinsel istismara uğraması sonucu vakfın AKP ile olan yakın ilişkileri nedeniyle “apar topar” konu ile ilgili “yayın yasağı” getirilmesi ahlaki bir çöküntüdür. Ayrıca Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu’nun “Buna bir kere rastlanmış olması hizmetleri ile ön plana çıkmış bir kurumumuzu karalamak için gerekçe olamaz. Biz Ensar Vakfı’nı da tanıyoruz, hizmetlerini de takdir ediyoruz” şeklindeki ifadesi yaşanan bu iğrenç ve sapıkça olayı alenen savunmaktır. Sayın Bakan’ın “bir kereden bir şey olmaz” şeklindeki beyanının cevabını Yüce Türk Milleti elbet verecektir” ifadeleri ile son dönemde yaşanan çocuk istismarı konusunda hükümeti eleştirdi.

 

SORUMLULUK BEKLİYORUZ

MHP olarak bu hassas konudaki hassasiyetlerini defalarca ifade ettiklerinin altını çizen Mehmet Parsak, “Keyfi düzenlemeler ile milletin baskı altına alınması söz konusudur. AKP’yi sorumlu bir siyaset anlayışıyla tutumunu tekrar gözden geçirmesi gerekmektedir” dedi.