Lokman Özkul, Müslümanlık Nerde! Bizden Geçmiş İnsanlık Bile!

TAKİP ET

İlahiyatçı-Yazar Lokman Özkul'un Müslümanlık Nerde! Bizden Geçmiş İnsanlık Bile isimli köşe yazısı

Milli Şairimiz Mehmet Akif  Ersoy’un ‘Müslümanlık Nerde’ şiirinin ilk satırını başlık konusu yaptık yazımıza. Müslüman olmanın en önemli gereklerinden biri insani değerleri özellikle ahlaki konuları en doğru ve güzel bir şekilde  benimsemek ve uygulamaktır.   
   
İzmir depremi yaşadık. Kayıplarımız var, yaralılarımız var, evini işyerini kaybeden vatandaşlarımız var. Kaybettiğimiz insanlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar, evinden işyerinden olan insanlarımıza da Allah’ın yardımcı olmasını diliyorum. Depremin şiddeti 6,6 idi. Japonya gibi .. birçok ülkede hafif sallantıda geçirilirdi. 8-9 şiddetindeki depremlerde bile sadece sallanıyor, işini gücünü yapıyor  Japonlar. Bizde ise çürük yapılar acılara acı katıyor. Yanı başında diğer binalar sapasağlam dururken göçüp giden binalar hayatları da, hayalleri de, umutları da alıp götürüyor. Malzemeden çalan! müteaahhit veya taşeronlar, denetimlerde buna göz yumanlar, bu yıkımların kayıpların asıl sorumlusudur. İşini doğru dürüst yapan müteahhit, taşeron ve denetimciler bunlardan ayrıdır.

Millet olarak bu acı olayda da birlik beraberlik adına güzel görüntüler verdik. İzmir için herkes seferber oldu. Şimdi birlikte depremin yaralarını sarma zamanı. Acı olaylardaki birlik beraberlik görüntülerini normal zamanlarda da verebilsek diyerek, kaynakta gösterdiğim yazıdan esinlenerek toplum olarak bir özeleştiri anlamında kendimizi sorgulayacağız.

Herşeyden önce elhamdülillah Müslümanız lakin müslümanlığın gereklerini özellikle ahlaki anlamda, Müslüman kardeşliği anlamında ne kadar yerine getirebiliyoruz? Bu anlamda vicdanımızla başbaşa kalarak bir muhasebe yapmalıyız.

‘’Hani biz Müslümandık (?)!
Hani biz; ‘Sizler iman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız’ diyen peygambere inanıyorduk (?)!
                                                                                      
Hani biz Ensar iken Muhacire kucak açmıştık? Hani şehirlerimizde artık komşuluk, dostluk, insanlık , acımasız kapitalizm çarkı ve zorlamasıyla bitmişti ama , köylerimiz kırsalımız hala bu duyguları yaşatıyordu? .......

Toplum olarak büyük bir hızla değerlerimizden koptuğumuz, kutsallarımızı yitirdiğimiz hepimizce malum! Sadece dillendirecek kadar yüreğimiz yok o kadar.! Kıskançlık, birbirini çekememe, gammazlama, başkasının acısıyla mutlu olma; hatta bu acıyı nasıl çektiğini merak edip riyakarca seyretmeye gitme, mümkünse acı çekmesini sağlayacak ortamları O'na hissettirmeden sağlama, iftira, yalan ve düzmece dedikodu..... say sayabildiğin kadar....

Biz değil Ensarken Muhacire kucak açmak, kapı komşumuza bile kucak açmak istemiyormuşuz meğer artık.! Babalar oğullarıyla davalık, oğullar babalarının ölümünü isteyecek kadar acımasız; komşular komşunun meyve veren ağacının dibine ayran döküp kurutacak kadar merhametsiz; kardeş kardeşin harmanını yakacak kadar sevgiden yoksun; kaynana gelini rezil olsun diye yaptıkları, gelinin kaynanaya çektirdiği sayfalara sığmayacak kadar çok...........

Gerçekten ne oldu bize? Ne olduysa azar azar mı oldu bize?! Fark edemedik mi, bu hallere gelene kadar? Ya da fark ettik de işimize mi gelmedi düzelmek/düzeltmek? Sizce düzelebilecek / düzeltebilecek miyiz? Ya da komşumun bir gözü çıkacaksa benim iki gözümün çıkmasına razıyım-- fıkrasındaki gibi miyiz?

Ama hepimizin bu toplum için kaygı duyması, bir şeyler yapması gerektiği kesin.

Değerlerimizden koptuk riya toplumu! olduk. Araç amaç oldu...Tıpkı dindarlığımızın da gösterişe dönüşüp gerçeğinden, olması gerekenden koptuğu gibi. Ya göründüğün gibi ol, ya da olduğun gibi görün diyen büyükleri şaşırttık. Üçüncü şıkkı bulduk; göründüğümüz gibi de değiliz, olduğumuz gibi de görünmüyoruz. Aynı anda menfaatimiz kadar olup, riyamız kadar görünüyoruz..... Kimden ne kadar faydalanacağımızı hesap ederek, o kadar veriyoruz... Cesaretimiz kadar korkuyoruz el alemden. Adeta günahımız kadar cesurlaştık.!

Ey insan oğlu fe eyne tezhebun? Hiç bir şeyin gerçeğini bilme ihtiyacında değiliz. Adeta bizi medya yönlendiriyor. Onların sevin dediğini sevip, sevmeyin dediğini sevmiyoruz/sevemiyoruz.....

Hırslarımızın, kinimizin kurbanı olmuşuz ama haberimiz yok. Tüm bunların üstüne bir de kendimizi dindar  saymaz mıyız!? En korkmamız gereken kısım da burası bence. Doğru yaptığımızı sanarak yanlış yapmak ve bunu da bilinçli yapmak, isteyerek kendimizi kandırmak.... Herkes yapıyorsa ben de yanlış yapabilirime sığınmak. Oysa o herkesle aynı kabre girmeyeceğiz. Tek başımıza, tek kabirde olacağız! İnsancıkların! yaptıkları fecaatler yüzünden insanın "belhum edall" çukuruna yuvarlanışı çok hızlandı, maalesef!’’ (1)

Yazımı, Milli Şairimiz Mehmet Akif  Ersoy’un ‘Müslümanlık Nerde’ şiirinin ilk dörtlüğüyle tamamlıyorum..

‘’Müslümanlık nerde! Bizden geçmiş insanlık bile...
Adem aldatmaksa maksad, aldanan yok, nafile!
Kaç hakiki müslüman gördümse, hep makberdedir;
Müslümanlık, bilmem amma, galiba göklerdedir;’’

Faydalandığımız Makale:(1) Gül Altıntaş- https://www.ekrangazetesi.com/kose-yazisi/1146/eyvah-bize-eyvahlar-bize.html

Lokman ÖZKUL
İlahiyatçı-Yazar
lokmanozkul@gmail.com