Kardaki ayak izleri - Yasin ŞEN

TAKİP ET

Eğitimci-Yazar Yasin Şen köşesinde kardaki ayak izleri isimli yazısına yer verdi. İşte o yazı..

Karda yürüyorum. Her yer bembeyaz. Her yan sükûta bürünmüş. Kar sanki tabiatın seslerini emiyor. Etrafta çok derin bir sessizlik var. Bu sessizliği ürkütmemek üzere sükûneti dinleyerek yürüyorum.

Karda çeşit çeşit ayak izleri çekiyor dikkatimi. Bir balıkçıla ait olduğunu zannettiğim ayak izleri kendi etrafında kararsızca dolanan, sonra bir su birikintisinin yanında yarım daire çizerek öteye giden, ardından da geriye dönüp bembeyaz tarlalara doğru yürüyen bir kuşu haber veriyor bana. Bir an onunla ilgili hayallere kapılıyorum. Kuşun yürüyüşünü, adımlarını, duruşunu hayal ediyorum. Ondan geriye kalan bu ayak izleri şimdi bana daha sevimli geliyor.

Yürüyüşüme devam ediyorum. Minik minik izler çıkıyor karşıma. Biraz dikkat kesilsem de neye ait olduğunu kestiremiyorum. Yan yana, noktalı iki çizgi hâlinde Ulusu’yun yanından o da tarlalara doğru gidiyor ve gözden kayboluyor. Bu izleri de düşününce içime bir sıcaklık yayılıyor. Çünkü o minik hayvanın sevimliliğini düşünmeden edemiyorum.

Bugünkü niyetim aslında her zamanki gibi tefekkür dolu uzun bir yürüyüştü. Fakat gelin görün ki, bugün ayak izleri üzerinde durmaktayız. Nitekim az sonra ilginç ve neye ait olduğunu kestiremediğim ürkütücü ayak izleriyle karşılaştım. Bunlar yarım metre uzunluğunda ve yay gibi eğimli, fakat uç kısmında insan ayağına benzer bir şekille sona eren garip izlerdi. Uzun uzun düşünmeme rağmen bunun neyin izin olduğunu bir türlü kavrayamadım. Acaba uzaylılara yahut bilemediğimiz tuhaf yaratıklara mı aitti? Zihnimi yoklamama rağmen hemen hiçbir şeye yakıştıramıyordum bu izleri.

Sonra bende bir şeyler uyanır gibi oldu. Bu bir insana ait olabilirdi. Fakat nasıl olacaktı bu şimdi? İhtimalleri düşünmeye başladım bu sefer. Biri ayağını sürüyerek geçerken nihayet adımı bu izlerle kesişmişti. O ayağını sürüdüğü yerler de derhal erimiş ve yağan karda o erimiş karın üzerine temas edince kalıcı olamamıştı. Bu böyle olabilir miydi gerçekten?

Neyse ki yürümeye devam ettim. Bir yandan da bu acayip izlerle ilgili ihtimalleri zihnimde evirip çeviriyordum. Az sonra o izlerin kime ait olduğunu anlamama sebep olan bir şey dikkatimi çekti: Önceki gün kimselerin pek uğramadığı bir tarla yolunda yürümüştüm uzun uzun. Şimdi dünden kalan o izlere bakıyordum ve bu izler o acayip ayak izleriyle bitişiyordu. Yani benim ayak izlerimdi onlar. O tarla yolunda normal olan izler nasıl oluyor da böyle bir hâle bürünmüştü.

Ayaklarımı sürüye sürüye nasıl da uzun yürümüşüm!

Neyi düşünüyordum? Zihnimde neler vardı? Durup kendi hâlime şaşırmaktan başka bir şey edemedim. Onlara bakan ilk başta benim gibi, tuhaf yaratıklara ait olduğunu düşünür müydü? Yoksa “Aylak aylak yürüyen fakat düşünen bir insana ait bunlar!” mı derdi?

Yürümeye devam ettim. Yürüyüşün bir tefekkür zenginliği içermesi gerektiğini düşünenlerdenim. Fakat bugünkü yürüyüş her ne hikmetse ayak izleri üzerinden gidiyordu. Biraz sonra bir yaşlıca teyzeye ait olduğunu zannettiğim lastik ayakkabı izleri dikkatimi çekti. Bu izler karşı köyden geliyor ve ilçe merkezine doğru gidiyordu. Benim dünden kalan ayak izlerimin hemen yanında uzanıyordu bu izler. Acaba o da gelip geçerken benim gibi acayip hislere ve düşüncelere mi dalmıştı? Doğrusu nereden bilebilirim! Bir teyzemizle burada ayak izlerimiz kesişmiş işte!

Biraz daha yürüdüm. Etrafta yürüyen, koşan kedilerin ve köpeklerin ayak izleri vardı. Fakat biri dikkatimi çok fazla çekti. Bu izlerde sağ tarafta yerdeki kara temas edip biraz iz yaptıktan sonra yere basan bir hayvanın varlığı anlaşılıyordu. Öncelikle bunun koşan bir köpeğe ait olduğunu düşündüm. Fakat diğer izler hiç de öyle değildi. Sadece sağ tarafta, bir ayağın böyle sekerek yürüyüşünü gösteren izden başka tuhaf ve farklı bir şey yoktu.

Birden zihnim aydınlanır gibi oldu. Bu bizim Badi’nin ayak izleriydi. Hani yürüyüşlerimde beni görünce derhal yanıma koşan, kendini sevdirmeden yanımdan ayrılmayan Badi’nin... Onun sağ ayağında bir sakatlık vardı. Yere böyle çok dikkatli basardı. Yükünü ön sağ ayağına vermediğini derhal fark ederdiniz.

Tabii ya... Ondan başka kime ait olabilirdi bu izler...

Bugün de izler üzerinden gittik ve kardaki ayak izlerini takip ettik. Bunlara karışan kendi ayak izlerimi saymıyorum. Fakat her birimizin ayrı ayrı hikâyeleri olduğunu hissediyorum. Bugün karda kesişen, beliren ve görünür olan o izler hayatın her alanında ve her gün bizi birbirimize bağlayan sevgiden, karşılaşmalardan ve ilgiden başka nedir! Burada onların kar vesilesiyle daha görünür olmaları, kar yağmadığında olmadıkları anlamına gelmez bence! Bir başka görüş mümkün olsaydı havaya sinmiş, toprakta kaybolmuş izleri görmeyi dilerdim.