Kadın Programları Neye Hizmet Ediyor

TAKİP ET

Eğitimci-Yazar Lokman Özkul'un bu haftaki köşe yazısı Kadın Programları Neye Hizmet Ediyor oldu

Evlilik programları yasaklandı, yerini kadın programları aldı. İyi mi oldu? Hiç zannetmiyorum, onlar da zararlıydı bunlar da zararlı ekseriyetle. Belki yüzde 10 gibi.. faydası olabilir lakin küçücük bir faydası var diye zararlı olanda tercih edilmez. Faydası da nedir, bazı aile fertlerini birleştirmeleri, şarlatanlara karşı insanları uyarmaları gibi..
Her şeyden önce bu programlar aile ve toplum yapısını bozuyor. Uzmanlar, gündüz kuşağı kadın programlarının toplum ahlakı üzerindeki olumsuz yönüne dikkat çekerek halkımıza  uyarılarda bulunuyor. Örneğin Sosyolog Muhsin Yılmazçoban; gündüz kuşağı kadın programlarının kültür erozyonuna sebep olduğunu belirtirken, psikolog Veysel Kömürcü de; "İnsanlar bu yayınları izledikçe çocuklarını en yakınlarına bile güvenemeyecek duruma geliyor" diye ifade ediyor.



Uzmanların görüşlerine göre, canlı yayınlarda milyonların gözü önünde yapılan DNA testleri, eşlerini aldatan kadınların toplum önünde pervasızca sergilenmesi, aile içi şiddet, cinayet ve taciz olaylarının gözler önünde konuşulması aile yapımıza ciddi boyutlarda zararlar vermektedir.

Reyting uğruna yayınlanan bu programlar ülkemizde kültür erozyonuna neden olmaktadır. Bu programlarda insanların bütün inandığı değerler kümesi alt üst olabilmektedir. Deyim yerindeyse kültür erozyonu yaşanıyor. Aldatmak, sadakatsizlik meşrulaştırılıyor. Canlı yayında DNA araştırması yapılarak insanların değerleri yozlaştırılıyor. Bunlar evlilik programlarından çok daha derin etkisi olan programlar.


 
Psikolojik Danışman Veysel Kömürcü;  televizyonlarda seyrettirilen aile içi dramların birer toplumsal acıya dönüştüğünü belirterek şunları ifade ediyor:

"Medya bu programlar üzerinden reyting elde ettiği için memnuniyetle yayınlarına devam ediyor. Aile içinde yaşanan travma milyonların gözleri önünde yayınlanınca tüm toplumun travması haline geliyor. Her toplumun bir fıtratı var. Bu programlarda bütün fıtratlara zarar veriliyor’’. 

Bu programlarda olaylar anlatılırken, "burası gerçeklerin mahkemesi" gibi bir hava estiriliyor. Mikrofonu eline alan hemen herkes kesin ifadeler ile konuşuyor; "şu kesin suçlu", "ay ay yok, asıl suçlu olan bu", "bence ikisi de suçlu" şeklinde. Demirbaş seyircilerin görüşleri hiçbir şekilde değişmiyor, mesela şu diyalog buna benzerdi; "ben geçende de demiştim, bu adam asla çocuklarını göstermeyecek diye. işte suçlu."



Sanırsınız ki millet işini gücünü bırakmış, Amerikan mahkemelerindeki jüri zannediyor kendini. Tabi gözlemlerimize dayanarak anlaşılacağı gibi, bu programlarda izleyiciler arasında tartışmalar çıkmıyor değil. İnsanlar kendilerini olaya inanılmaz şekilde kaptırıyor ve taraf oluyor, hatta "ondan nefret ediyoruz" gibi söylemlerde bulunuyor. İşin ilginç yanı, bu nefret edilen kişileri daha önce hiçbirinin görmemiş olması. Ne kadar garip bir durum ve peşin hükümlülük.

Gözlem amaçlı bir iki defa izledim inanın midem kaldırmadı psikolojim bile zarar gördü bu kadar kısa süre içerisinde. Ya devamlı izleyenler, bunlarda psikoloji mi kalır, sağlıksız insanlar yetiştirme sürecinde, bu programlar sayesinde hızla ilerliyoruz. Sonuçta bu programlar milletimizin hayrına hizmet etmiyor.

Yetkililer aile ve toplum yapısını bozan bu programlar konusunda adım atmalı ve bu tür programları yayından kaldırılmalı.

Lokman ÖZKUL
Eğitimci-Yazar


İstifade Ettiğimiz Uzman Görüşleri:
Muhsin Yılmazçoban (Sosyolog)
Veysel Kömürcü (Psikolog)