ÇOCUKLAR GİBİ ŞENDİK - Lokman ÖZKUL

TAKİP ET

Çocukluğumuzda şimdiki gibi teknoloji yoktu, çok sınırlıydı, imkanlar kısıtlıydı lakin daha mutluyduk. İlişkiler samimi, daha sıcak, amasız şartsız şurtsuzdu. Şimdi teknoloji var, akıllı telefonlar, tabletler, en modern bilgisayarlar, ultra hd tv ler neler neler..

ÇOCUKLAR  GİBİ ŞENDİK - Lokman ÖZKUL 

Çocukluğumuzda şimdiki gibi teknoloji yoktu, çok sınırlıydı, imkanlar kısıtlıydı lakin daha mutluyduk. İlişkiler samimi, daha sıcak, amasız şartsız şurtsuzdu. Şimdi teknoloji var, akıllı telefonlar, tabletler, en modern bilgisayarlar, ultra hd tv ler neler neler..O zamanda televizyon vardı ama her evde bulunmazdı, siyah beyazdı herşey ama yaşamımız renkliydi. Böreğimizi, kekimizi, çekirdeğimizi alır,  Tv si olan komşumuza sinemaya gider gibi giderdik. Hele hele,  Cumartesi akşamları Türk filmi saatini iple çekerdik. Pazar günleri western filmleri izler;  John Wayne,  Clint Eastwood, Lee Van Cleef ve Eli Wallach’ı..  izlerdik. Çizgi film olarak; polyanna, taş devri, heidi, uçan kaz nielsen, tarzan izlerdik.
Herkesin televizyonu yoktu, filmler diziler kısıtlıydı ama bizim çizgi  kahramanlarımız vardı.
Bilgiye ulaşmak bu kadar kolay değildi, kütüphaneler her yerde yoktu, Ansiklopediler çok pahalı idi ama gazete kuponu toplayarak cilt cilt ansiklopediye ulaşmak bir ayrıcalıktı. Bilim bilimdi, ilim ise ilim. 
 
Ya komşuluk? Bayramlar da başkaydı,  öyle uzun seyahatler, tatil vs..  yoktu. Komşular arası ayırım, öteleme yoktu. Akraba ve  komşularımızla bayramlarımızı beraber kutlardık.
 
Sabah evden çıkar,  akşama kadar sokakta oyun oynar, komşu evinden su içer, yemek yer yine oyuna koşardık.  Şu olursa bu olursa diye bu kadar dertlenmezdik, birimizde hasta olsa hepimiz ziyaretine giderdik, cenaze olsa yasını bütün sokak tutardık. 
 
Sevmek öyle kolay değildi, aşk emek isterdi, yürek isterdi, öyle üç günlük aşklar yoktu, yıllarca içinden sever ama söyleyemeye korkardın, sevdin mi adam gibi severdin. 
 
Komşu kızları komşu erkek çocuklarına emanetti. Hiç kimsenin kızına yan gözle bakılmazdı. Öğretmenlerin toplumda hak ettiği değer vardı. Öğretmen saygı görürdü. Ana baba gelip höt zöt edemezdi. Onlar da öğrencilere hak ettiği değeri verirdi (öğretrmenler açısından şimdi de aynı).  Öğretmenlerden gizli sigara içmek cesaretti biz içmezdik zaten lakin arkadaşlarımız gizli gizli içerlerdi yakalanan iyi bir sopa yerdi, sonra da dayak korkusuna içmezlerdi genelde. En büyük eğlence sinemaydı, öğretmenler nöbet tutardı öğrenciler sinemaya gitmesin, sinema saatlerinde evlerinde ders çalışsın diye! Kıraathanelerden öğrenci toplarlardı akşamları, ailelere teslim ederlerdi.
Anana babana gidip Cemal Hoca, Fatma öğretmen..  bana vurdu dedin mi "vay yaramaz, delirttin mi hocanı, öğretmenini" diye bi arabada! ondan dayak yerdin ama "sana başka bir şey yaptı mı" diye de sormazdı. (Dayağa karşıyım bu arada)
 
Sokaklar böyle boş ve ruhsuz değildi, herkes sokaklardaydı aksine kimse eve girmezdi, büyükler çay, kek, börek sohbete dalarken, biz çocuklar sokaklarda tipi tip, gazoz kapağı, misket, yakar top,  çelik çomak, uzun eşşek, saklambaç..  oynar, gençler aralarında mahalle maçları yapardı. Yağ satardık bal satardık ama kimseyi satmazdık üç kuruş uğruna.. 
Konu komşu veya biz ev bark alırken, olanı koyup  "Allah kerim" diyerek eşten dosttan yardım istenirdi. Kimse enflasyon var ben sana dolar vereyim dolar alırım veya altın veririm altın alırım demezdi. Ya da bankanın yolunu göstermezdi. Gücü nispetinde yardım ederdi yani borç para verirdi, elin rahatlayınca ödersin derdi. Bazısı benden olsun der geri bile almazdı.
 
 Semtlere göre okul farkı yine vardı ama kimsenin anası babası "benim çocuğum onunla, bununla aynı sınıfta olamaz" diyemezdi.. Ayıptı, günahtı, gerçekten Allah’tan da kuldan da utanırdı insanlar.
 
Öyle özel okullar, servisler yoktu. Okula gitmek için yaz kış demeden kilometrelerce yol yürür, kantin sıralarında kuyruk olur, iş-teknik derslerinde el becerilerini geliştirir, eve iş getirirdik. Adam gibi derslerimize çalışır, vatana millete faydalı olmanın hesaplarını yapardık.
Hasılı güzel yıllardı, ruhu vardı o yılların şimdiki gibi içi boş değildi. Herşey samimiydi, çıkarcı değildi. Günümüzde yıprattık güzel duyguları, Allah da bizi gözle görünmeyen bir virüsle imtihan ediyor. İnşallah ders alırız..
 
Lokman ÖZKUL
Eğitimci-Yazar
lokmanozkul@gmail.com