Çatalpınar'da Derlenen Deyimler - Yasin Şen

TAKİP ET

Eğitimci-Yazar Yasin Şen Çatalpınar ilçesinde duyulan deyimleri Afyon Kent Haber takipçileri için derledi. İşte Çatalpınar'dan derlenen deyimler

Bu yazıda ilçemizde duyduğumuz deyimleri kısa açıklamalarıyla beraber kaydettik. İlçenin, atasözleri yanında kendisine özgü deyimlerinin olduğunu zannediyorum. Bunları iğneyle kuyu kazar gibi halk belleğinden toplamak gerekir. Biz de uzun yıllara yayılan emeklerle bunu böyle yapmaya çalıştık.

Deyimlerde atasözlerine nazaran mahallilik daha fazla dikkat çeker. Bunlarda bazı yöresel özellikler, tarihî hatıralar ve muhitin söyleyiş özellikleri hemen fark edilir. Benim zaman zaman karşılaştığım deyimlerden bazıları şöyledir:

Abdest vermek: Birine abdest aldırmak. Eskiden evde çeşme yoktu. Daha çok birilerinin ibrik veya maşrapayla abdest alacak kişinin eline su dökmesi gerekirdi. Bu deyim o zamanlardan yâdigâr kalmıştır.

At görünce avsamak, su görünce susamak: Her duruma uygun bir hâle bürünmek.

Avzunun müjdesini vermek (Ağzının müjdesini vermek): Sevinçli bir haber getiren kişiye denir.

Ayağına desti geçmek: Gücü, kuvveti yerinde olmak.

Baltanın hem ağzı hem sırtı kesmek: Bir iş yaparken veya konuşurken çok keskin olmak.

Darı dermek: Köylerde darı diye mısıra denir. Eskiden insanlar bir araya gelir. İmeci usulüyle mısırları keserler ve bir araya toplarlardı. Bunlar desteler hâlinde düzenlenirdi. Buna “darı dermek” denirdi. Zamanla mısır tarlalarının fındık bahçesi olmasıyla bu deyim de ortadan kalkmıştır.

Dildar etmek: Bir konuyu ikide bir söz konusu etmek.

Döşeğez galın mıydı? Misafirlikte çok uzun süre kalan kişilere denir. “Bakım, hizmet iyi miydi?” anlamında kullanılır.

Eli gurulanmak: Elinde çok fazla para kalmamak. Harçlığı bitmek.

Eski kulağı kesiklerden: Her şeyi bilen kimseler için kullanılır.

Fındığı iç etmek: Fındığı tanelerine ayırmak demektir.

Fındık ayıtlamak: Fındığın tanelerini ortaya çıkarmak. Fındığı kavsalından (kozalağından) ayırmak.

Gabak olmadan boynuzunu uzatmak: Bir işte yetkinliğe veya belli bir olgunluğa ulaşmadan bir şeyler yapmaya çalışmak.

Gadirlik olmak: Kıymete binmek. Önceden değer verilmeyen bir şeye sonradan kıymet vermek.

Gara boğazlar açıldı: Ramazan ayının bittiğini ifade eder. Daha çok olumsuz bir anlamı çağrıştırır.

Gavuma gitmek: Bu deyim kız tarafına misafirliğe gitmeyi ifade eder.

Karnı saplık gibi olmak: Karnı aç olduğu hâlde yemek yemeyen, bazen de çok zayıflayan kişiler için kullanılan deyim.

Külahları değişmek: Birinin azarlanacağına veya dayak yiyeceğine işarettir.

Meso Geçmek: Birini birine ispiyonlamak. Birini birine geçmek. Geçmek kelimesi burada olumsuz anlamdadır. Ordu’nun Dereleri türküsünde dahi “Beni sana geçmişler” şeklinde kullanılmıştır.

Mum tutturmak: Nazlı, mızmız ve her dediğini yaptırmak isteyen çocuklar için kullanılır. Bu deyim eski sosyal hayat unsurlarından birine de işaret eder. Eskiden elektriklerin olmadığı zamanlar ve akşam vakitleri bir iş görmek isteyenlere herhalde mum tutmak icap ederdi. Bundan mülhem bu deyim ortaya çıkmış olmalıdır.

Patatis gibi bayılmak: Güzel bir haber alındığı vakit sevinmek, kendinden geçercesine sevinmek.

Sazun pağarından su içmek (Sazın çeşmesinden su içmek): Bu söz, hareketlerinde acelecilik ve ihtiyatsızlık olan insanlar için kullanılır. Bu deyim “Sazun pağarından su mu içtin?” biçiminde kullanılır.

Seli sebebi olmak: Olumlu bir şeye vesile olmak.

Su gibi aziz olmak: Genelde bahçede işçilere su verildiğinde onların söylediği ve kullandığı deyimdir. Dua hükmündedir.

Yakın Yere Yük Taşımak: Yemek yemek. Ör.: -Baba ne yapıyorn? -Yakın yere yük taşıyom!

Yeyüğünü yermek: Bu deyim daha çok beklenmeyen kişilerin gelişi veya bir işe dâhil oluşuyla ilgilidir. Bu kişinin istenmediğine işaret eder. Ör.: Yeyüğünü yermüyom burda!

Yinmez Etmek: Bir kişinin sabrını taşıracak işler yapmak. Ör.: Beni yinmez ettin!