2017 Ramazan Bayramı Vaazı

TAKİP ET

Aksaray il Vaizi Mehmet Eser'in hazırlamış olduğu "Ramazan Bayramı Vaazı"

Ramazan ayının yaklaştığını müjdeleyen üç aylarla başladı heyecanlarımız. Ramazanla, oruçla, sahurlarla, iftarlarla, teravihlerle, Kur’an’la, dualarla, tövbe ve istiğfarlarla, gözyaşlarıyla, tespihlerle, yardımlaşmayla, yoksullarla paylaşmayla devam etti bu heyecanlarımız.Ve yüreklerimiz Ramazan coşkusuyla doldu taştı.

Kur’an Ramazan ayında indirilmeye başlanmış ve bu ayda oruç farz kılınmıştır. Sadece Kur’an’ın indirildiği geceyi değil bütün bir ayı oruçla geçirmemizi emreden Rabbimiz; Kur’an ve oruçla manevi yönümüzü doyurmamızı istemiştir. Ramazan, Müslümanların bir ay boyunca yıllık manevi bakım yapmaları, arınmaları, takvaya ulaşmaları için verilen bir fırsattır. Böylece Müslümanlar, yeniden filizlenip, yeniden dirilecekler. Ramazanda kazandıkları manevi güçle diğer aylara da hazırlık yapmış olacaklar.

Bir ay boyunca kendimizi manevi eğitim kampına aldık.Kirlenen yanlarımızı temizledik... Kaybolan kimliğimizi bulduk… Kırılan, örselenen kalpler(miz)i onardık… Unuttuklarımızı hatırladık… Kur’an’la yıkılan köprülerimizi yeniden kurduk. Birbirimizle kopan bağlarımızı yeniden birleştirdik. Maddi yönümüzü aç bırakarak manevi yönümüzü doyurduk.Ve nefsimizi terbiye ettik… 

İrademize Allah’ın emir ve yasaklarına boyun eğdirmeyi öğrendik. Müslümanca yaşamayı, kardeşliği, paylaşmayı, kulluğu öğrendik. İftar sofralarında buluştuk. Aynı ezan sesiyle iftarımızı açtık ve aynı kıbleye yöneldik. Aynı hizada saf olduk hiç birimizin makam ve mevkiine bakmadan. Hep birlikte secdeye vardık. Ve bayram namazı için şimdi burada buluştuk.

Bizi burada neşe, sevinç ve huzur içinde toplayıp bir Ramazan Bayramına daha kavuşturan rabbimize şükürler olsun.

Her milletin bayramı vardır. Bize de Rabbimiz Kurban ve Ramazan bayramlarını lütfetmiştir.

وعن أنسٍ رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال:قَدِمَ رَسُولُ اللّهِ وَلَهُمْ يَوْمَانِ يَلْعَبُونَ فِيهِمَا فَقَالَ: مَا هذَانِ الْيَوْمانِ؟ قَالُوا: كُنَّا نَلْعَبُ فِيهِمَا في الْجَاهِلِيَّةِ. فقَالَ: قَدْ أبْدَلَكُمُ اللّهُ خَيْراً مِنْهُمَا: يَومَ الاضْحى وَيَوْمَ الْفِطْرِ.

“Peygamberimiz Medine'ye hicret buyurduklarında Medinelilerin eğlendikleri iki günleri vardı. Peygamberimiz: "Bu günler ne oluyor?" diye sorduğunda, onlar "Biz cahiliyette bu günlerde oynayıp eğlenirdik.'' dediler. Bunun üzerine peygamberimiz : "Bunların yerine Allah Teâlâ size daha hayırlı iki gün verdi: Ramazan bayramı, kurban bayramı" buyurdu.” (Ebû Davud, Salât 245; Ahmed b. Hanbel, 3/250; Elbani sahih demiştir.)

Allah Teâlâ’nın bahşettiği bu bayramların bize getirdiği birçok değerler vardır.

Bizim Bayramlarımız:

Bizim bayramlarımız, modern dünyanın olabildiğince insanları bireyselleştirip kalabalık içinde yalnızlaştırmasına karşı panzehirdir.

Bizim bayramlarımız, akrabalık bağlarının kolayca kopartılıp atılmasının önüne geçen koca bir settir.

Bizim bayramlarımız, bencilleşen, dünyevi menfaatten başka bir şey düşünmeyeninsanlara; kardeşliği, paylaşmayı, sıcaklığı ve sevgiyigetirenbir şefkat elidir.

Küsleri, dargınları barıştırır, öfke ve kinleri yatıştırır bizim bayramlarımız. Kucaklaşma ve ziyaretleşme hazzının ev ev, sokak sokak, dalga dalga yayıldığı bir coşku selidir.

Bizim bayramlarımız, akrabalıkları, komşulukları, arkadaşlıkları pekiştirir. Yoksul ve fakirleri sevindirir. Yetimlerin elinden tutar bizim bayramlarımız.

Bizim bayramlarımız, huzurevlerinde yalnızlığa terk edilenlerin bir ümitle beklediği mutluluktur.

Bizim bayramlarımız, yüzümüze sevinç katar. Evimize, sokağımıza, mahallemize, köyümüze, şehrimize, ülkemizeneşe katar. Ve hayatımıza coşku katar bizim bayramlarımız.

Ramazan Bayramını Dolu Dolu Yaşamak

1: Müminler kardeştir. Kardeşlik sınır tanımaz.

اِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ اِخْوَةٌ فَاَصْلِحُوا بَيْنَ اَخَوَيْكُمْ وَاتَّقُوا اللّٰهَ لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَ

“Unutmayın, inananlar birbirlerine düşman olamazlar, onlar ancak kardeştirler. O halde, müminler arasında çıkabilecek anlaşmazlıklara seyirci kalmayın, din kardeşlerinizin arasını düzeltin;Allah’tan gelen ilkeleri çiğnememe konusunda son derece titiz ve dikkatli davranın; müminlerin birlik ve beraberliğini bozup İslâm toplumunu zayıflatacak her çeşit olumsuz davranıştan sakının ki, O’nun tarafından şefkat vemerhamete lâyık olabilesiniz.”[1](Hucurat, 49/10)

Din bağıyla kardeş olduk hepimiz. Kardeşlik bağımız güçlü olduğu zamanlar dünyaya hükmettik. Ne zaman aramıza fitne girdi, tefrika ve düşmanlık girdi o zaman bölünüpparçalandık, birbirimize düştük. İslam düşmanlarının oyununa geldik,ayrı düştük, zayıf düştük. İpi kopmuş tespih taneleri gibi dağıldık.

Rabbimizin şu uyarısını anlayamadık:

وَاعْتَصِمُوا بِحَبْلِ اللّٰهِ جَمٖيعًا وَلَا تَفَرَّقُوا وَاذْكُرُوا نِعْمَتَ اللّٰهِ عَلَيْكُمْ اِذْ كُنْتُمْ اَعْدَاءً فَاَلَّفَ بَيْنَ قُلُوبِكُمْ فَاَصْبَحْتُمْ بِنِعْمَتِهٖ اِخْوَانًا وَكُنْتُمْ عَلٰى شَفَا حُفْرَةٍ مِنَ النَّارِ فَاَنْقَذَكُمْ مِنْهَا كَذٰلِكَ يُبَيِّنُ اللّٰهُ لَكُمْ اٰيَاتِهٖ لَعَلَّكُمْ تَهْتَدُونَ

“Hep birlikte, Allah’ın yeryüzüne uzatmış olduğu Kurânipine ama tümünesımsıkı sarılın; sakın ondan ayrılmayın! Allah’ın size olan nîmetini hatırlayın: Hani birbirinize düşman idiniz; fakat Allah kalplerinizi kaynaştırıp birleştirdi de, O’nun nîmeti sayesinde hepiniz kardeş oldunuz. Ve hani, ateş dolu bir uçurumun tam kenarında idiniz de, Allahsizi oradan kurtardı.İşte Allah, öğüt alıp doğru yolu bulasınız diye âyetlerini size böyle açıkça bildiriyor.Fakat düzensiz, başıboş ve dağınık bir toplum bu hedefleri gerçekleştiremez.”[2] (Al-i İmran, 3/103)

Dünyanın neresinde olursa olsun, rengi, kavmi ne olursa olsun kardeşlerimizden sorumluyuz. Aç ve fakir olanların, ihtiyaç sahiplerinin, zorda kalanların, zulme uğrayanların, yetimlerin yardımına koşmak ümmet olmanın, kardeş olmanın ve de insan olmanın bir görevidir. Bu görevi ümmet adına ülkemiz Müslümanlarının öncülüğüyle bir nebze de olsa başarıyla yaptık ve yapmaya devam edeceğiz. En yakınımızdan en uzağına kadar, dünyanın öbür ucuna kadar götürmeliyiz. Çünkü kardeşlik sınır tanımaz.

    Kardeşlerin birbirini sevmesi imanın bir gereğidir

عَنْأَنَسٍعَنِالنَّبِىِّ- صلىاللهعليهوسلم - قَالَ « لايُؤْمِنُأَحَدُكُمْحَتَّىيُحِبَّلأَخِيهِمَايُحِبُّلِنَفْسِهِ

Enes bin Malik radıyallahuanh’dan rivayetedildiğine göre, Peygambersallallahu aleyhi ve sellemşöyle buyurmuştur:“Sizden biriniz kendisi için sevip arzu ettiği dünya ve ahiretnimetlerini din kardeşi için de sevip arzu etmedikçe,gerçek anlamda iman etmiş olmaz.”[3](Buhârî, İman 6; Müslim, İman 71;Tirmizi, Kıyamet, 59; Nesâî, İman, 19; Elbani sahih demiştir.)

Gerçek anlamda iman edebilmemiz için kardeşlerimizi bileceğiz tanıyacağız. Rengine, ırkına, kavmine bakmayacağız. Allah’ın boyasına bakacağız. İmanına bakacağız. İman etmişse artık kardeşimizdir bizim. Kardeş olduktan sonra onlara hiçbir kötülük düşünmeyeceğimiz gibi kendimiz için sevip istediğimiz şeyleri onlar için de sevip isteyeceğiz. Kardeşimizin iyiliğini istemezsek bu nasıl kardeşlik olacak. Hiçbir ideoloji, hiçbir renk, hiçbir fikir, hiçbir siyasi görüş, İslam kardeşliğinin önüne geçemez. Din bağını koparıp atamaz.

    Bayramlar dayanışma ruhunu, iyiliği, paylaşmayı artırmalıdır.

وَاعْبُدُوا اللّٰهَ وَلَا تُشْرِكُوا بِهٖ شَيْپًا وَبِالْوَالِدَيْنِ اِحْسَانًا وَبِذِى الْقُرْبٰى وَالْيَتَامٰى وَالْمَسَاكٖينِ وَالْجَارِ ذِى الْقُرْبٰى وَالْجَارِ الْجُنُبِ وَالصَّاحِبِ بِالْجَنْبِ وَابْنِ السَّبٖيلِ وَمَا مَلَكَتْ اَيْمَانُكُمْ اِنَّ اللّٰهَ لَا يُحِبُّ مَنْ كَانَ مُخْتَالًا فَخُورًا

“Her şeyi bilen Allah, âile ve toplumun huzuru için sizlere emrediyor:Yalnızca Allah’a kulluk ve ibâdet edin, hiçbir şeyi vehiçkimseyiO’na denk tutmayın! Ana babaya ve diğer yakın akrabaya, yetimlere ve yoksullara, gerek soy, gerek mesafe, gerekse inanç bakımından size yakın ve uzak komşulara, birlikte olduğunuz iş, yol veya hayat arkadaşınıza, yolda kalmış kimselere, emriniz altındaki köle, cariye, hizmetçi ve işçilere iyilik edin. Şunu iyi bilin ki Allah, kendini beğenen kibirli insanları sevmez.” (Nisa, 4/36)

Bayramlar iyiliğin, cömertliğin, ikramın, misafirperverliğin, paylaşmanın, tebessümün af ve merhametin, arttığı kardeşlik günleridir. Diğer zamanlarda olduğu gibi özellikle bayramlarda bu ayetin gereği en güzel şekilde yerine getirilmedir.

Bayramdan önce fıtır sadakalarımızı vererek fakir ve yoksul kimselerin de bayram sevincini yaşamalarını sağlamalıyız.

    Bayramlar, akrabalık bağlarını, muhabbeti, komşuluğu kuvvetlendirmelidir.

Bayramda ailecek, akrabalar birbirlerini ziyaret etmeli, sıla-i rahim görevlerini hiç olmazsa bayram vesilesiyle yerine getirmelidir. Modern hayat akrabalık bağlarını koparma noktasına getirmiştir. Hatta bazı kimseler anne babalarının, akrabalarının ziyaretine gidecekleri yerde tatil yerlerine otellere gidiyorlar.  Bayramda dahi akrabalarını ziyaret edip bayramlaşmıyorlar. Akrabalık bağlarını kopardıklarını ve neyi kaybettiklerini bilmiyorlar…  Günah işlediklerini bilmeliler oysa.

وَالَّذٖينَ يَنْقُضُونَ عَهْدَ اللّٰهِ مِنْ بَعْدِ مٖيثَاقِهٖ وَيَقْطَعُونَ مَا اَمَرَ اللّٰهُ بِهٖ اَنْ يُوصَلَ وَيُفْسِدُونَ فِى الْاَرْضِ اُولٰئِكَ لَهُمُ اللَّعْنَةُ وَلَهُمْ سُوءُ الدَّارِ

“Öte yandan, Allah’a elçileri aracılığıyla vermiş oldukları sözü, hem de onu yeminleriyle pekiştirdikleri halde bozan, insanın gerek Rabb’iyle,gerek akrabalarıyla, gerek içinde yaşadığı toplumla ve gerekse diğer varlıklarla kurması gereken sevgi ve şefkate dayalı ilişkileri baltalamak sûretiyle, Allah’ın geliştirilmesini emrettiği ilişkileri kesip atanve yeryüzünde fesada, yozlaşmaya yol açarak bozgunculuk yapanlara gelince, onlara dünyada da, âhirette de lânet vardır ve yurdun kötüsü olan cehennem, onların sonu olacaktır! Onlar, dünyada sahip oldukları güç ve servetle şımarıp aldanmışlardı.”[4] (Rad, 13/25)

Aynı apartmanda oturduğu halde farklı dünyaların insanlarıymış gibi uzak düşen komşular hiç olmazsa bayram vesilesiyle tanışmalıdırlar. Bayram da komşuluk görevi yapılmazsa ne zaman yapılacak? Bu bayram komşuların bayramı olsun. Unutulan komşulukların tekrar hatırlanması olsun. Aksi takdirde komşumuz aç yatar da haberimiz dahi olmaz.

    Bayramlar, hayatımıza yenilik, dinçlik ve neşe katmalıdır.

Büyüklerin ellerinden öpülmeli, küçükler sevindirilmeli, komşu, eş, dost hep birlikte, sevinçle bayramlaşılmalıdır. Yaşlılar, hastalar, fakirler sevindirilmelidir. Özellikle kimi kimsesi olmayanları, yetim ve öksüzleri unutmamalı, bayram sevincimize onlar da ortak edilmelidir.

Çocuklara yeni elbise ve eşyalar alarak bayram sevinçleri artırılmalıdır. İmkânı olanlar hediyeleşmelidirler. Ancak hediyesiz gidilmez diyerek bayram ziyaretleri ihmal edilmemelidir. Çünkü hediye şart değildir. Önemli olan ziyaret edip bayramlaşmaktır. Gönül almaktır… Gönül yapmaktır…

Bayramlar, sevinç ve neşenin en yüksek duygularla yaşandığı müstesna zaman dilimleridir. Bu yüzden haram ve helal sınırlarını gözeterek meşru çerçevede eğlenilmelidir. Alışveriş ve yiyeceklerde israfa kaçılmamalıdır.

    Bayramlar, aramızdaki düşmanlık, dargınlık ve küskünlüğe son vermelidir.

Müslümanlar arasında çeşitli sebeplerden dolayı birbirlerine karşı dargınlık besleyen ve birbirlerine küsenler olmuş olabilir. Bu kimseler gurur meselesi yapmadan bu bayram vesilesiyle küskünlüklerine derhal son vermelidirler. İslam kardeşliğini zedeleyen, sakınılması gereken önemli bir husustur. Nitekim Hadisi şeriflere baktığımızda çok sert uyarılarla küs durmamız yasaklanmıştır.

عَنْ أَبِى أَيُّوبَ الأَنْصَارِىِّ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- قَالَ « لاَ يَحِلُّ لِمُسْلِمٍ أَنْ يَهْجُرَ أَخَاهُ فَوْقَ ثَلاَثَةِ أَيَّامٍ يَلْتَقِيَانِ فَيُعْرِضُ هَذَا وَيُعْرِضُ هَذَا وَخَيْرُهُمَا الَّذِى يَبْدَأُ بِالسَّلاَمِ

“Ebu Eyyûb el-Ensârîradıyallahuanh’danrivayet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi vesellemşöyle buyurmuştur:Din kardeşiyleüç gün üç geceden fazla küskalması, bir Müslüman’a helal değildir.Küslükdurumunda müminler arasındaki birlik, beraberlik vekardeşlik duygularıöyle büyük bir yara alır ki, ikiMüslüman karşılaşırlar da, biri bir tarafa, ötekiöbür tarafa yüzünüçevirir. Bu ikisinden en hayırlıolanı,bunu gurur meselesi yapmayıp yeniden barışmakiçin ilk adımı atarakönce selam verendir.”[5](Ebu Davud, Edep, 55; Elbani sahih demiştir. Ahmed b. Hanbel, 5/421; Şuayb Arnavut sahih demiştir.)

أَنَسُ بْنُ مَالِكٍ - رضى الله عنه - أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ - صلى الله عليه وسلم - قَالَ « لاَ تَبَاغَضُوا ، وَلاَ تَحَاسَدُوا ، وَلاَ تَدَابَرُوا ، وَكُونُوا عِبَادَ اللَّهِ إِخْوَانًا ، وَلاَ يَحِلُّ لِمُسْلِمٍ أَنْ يَهْجُرَ أَخَاهُ فَوْقَ ثَلاَثَةِ أَيَّامٍ »

Enes bin Malik radıyallahuanh’dan rivayetedildiğine göre, Peygambersallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:Ey müminler! Birbirinize kin ve nefret beslemeyin.Birbirinize haset etmeyin. Birbirinize darılıp yüzçevirmeyin, birbirinizle ilginizi kesmeyin. EyAllah’ın kulları, kardeş olun! Şunu iyi bilin ki, birMüslüman’ın din kardeşini üç günden fazla terketmesi, küsüp onunla konuşmaması, ondan uzakdurmasıhelal değildir.”[6](Buhari, Edep, 57, 62; Ebu Davud, Edep, 55; Tirmizi, Bir ve Sıla, 23; Elbani sahih demiştir.)

عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- قَالَ « تُفْتَحُ أَبْوَابُ الْجَنَّةِ يَوْمَ الاِثْنَيْنِ وَيَوْمَ الْخَمِيسِ فَيُغْفَرُ لِكُلِّ عَبْدٍ لاَ يُشْرِكُ بِاللَّهِ شَيْئًا إِلاَّ رَجُلاً كَانَتْ بَيْنَهُ وَبَيْنَ أَخِيهِ شَحْنَاءُ فَيُقَالُ أَنْظِرُوا هَذَيْنِ حَتَّى يَصْطَلِحَا أَنْظِرُوا هَذَيْنِ حَتَّى يَصْطَلِحَا أَنْظِرُوا هَذَيْنِ حَتَّى يَصْطَلِحَا

Ebu Hureyreradıyallahuanh’dan rivayet edildiğine göre, Peygambersallallahu aleyhi ve sellemşöyle buyurmuştur:“Her pazartesi ve perşembe günü, cennete götürenbütün rahmet ve bereket kapıları açılır ve Allah’aortak koşmayan her kul bağışlanır. Ancakaralarında küslük bulunan kişiler hariç. Allahtarafından meleklere, “Birbiriyle barışıncaya kadarbunları bekletin; birbiriyle barışıncaya kadarbunları bekletin, küs kalmaya devam ederlersegünahlarını silmeyin, denilir.”[7] (Müslim, Bir ve Sıla ve Adap, 11; Tirmizi, Bir ve Sıla, 76; Elbani sahih demiştir.)

عَنْ أَبِى خِرَاشٍ السُّلَمِىِّ أَنَّهُ سَمِعَ رَسُولَ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- يَقُولُ « مَنْ هَجَرَ أَخَاهُ سَنَةً فَهُوَ كَسَفْكِ دَمِهِ

Ebu Hıraşes–Sülemîradıyallahuanh’dan rivayetedildiğine göre, Peygambersallallahu aleyhi ve sellemşöyle buyurmuştur:“Kim din kardeşini bir yıl terk edip ona küsdurursa, onun kanını dökmüş gibi günaha girer.Müminler arasında dargınlık ve düşmanlığa sebep olanve bu düşmanlığı aylarca, yıllarca devam ettireninsanların İslam toplumuna verdiği zarar,Müslümanlara silah çeken, onların kanını döken kâfir vezalimlerin verdiği zarardan daha az değildir.[8](Ebu Davud, Edep, 55; Elbani sahih demiştir.Ahmed b. Hanbel, 4/220; Şuayb Arnavut sahih demiştir.)

النُّعْمَانَ بْنَ بَشِيرٍ يَقُولُ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ - صلى الله عليه وسلم - « تَرَى الْمُؤْمِنِينَ فِى تَرَاحُمِهِمْ وَتَوَادِّهِمْ وَتَعَاطُفِهِمْ كَمَثَلِ الْجَسَدِ إِذَا اشْتَكَى عُضْوًا تَدَاعَى لَهُ سَائِرُ جَسَدِهِ بِالسَّهَرِ وَالْحُمَّى »

Numan bin Beşir radıyallahuanh’dan rivayetedildiğine göre, Peygambersallallahu aleyhi ve sellemşöyle buyurmuştur:“Birbirlerini sevme, birbirlerine merhamet göstermeve birbirlerini koruma hususunda müminler,tıpkı bir vücuda benzerler. Öyle ki, vücudun biruzvu hastalandığında, diğer bütün uzuvlar uykusuzlukve yüksek ateşte ona eşlik ederler. Bir insanınherhangi bir uzvundaki rahatsızlık nasıl bütün vücudunacı duymasına sebep oluyorsa, yeryüzünün herhangibir yerindeki müminin acı ve ıstırabı da diğer müminlerirahatsız etmeli ve bütün müminler elbirliği ederek, o sıkıntınıngiderilmesi için gayret göstermelidirler.[9](Buhari, Edep, 27; Müslim, Bir, Sıla ve Adap, 66; Ahmed b. Hanbel, 4/270; Şuayb Arnavut sahih demiştir.)

Ramazanda kazandığımız oruç, şükür, ibadet, dua, tövbe, zikir ve Kur’an okuma gibi alışkanlıklarımızı, haram ve kötülüklerden uzak durma duyarlılığımızı, ramazandan sonra da devam ettirmeliyiz. Ramazan bir eğitimdi. Asıl ramazandan sonra başlayacak samimiyetimiz. İmanımızın gereği olan salih amelleri kesintisiz devam ettirmeliyiz. İbadetlerimize, bayramla birlikte elveda diyemeyiz. Sadece Ramazan da değil bütün bir ay, bütün bir yıl, bütün bir ömür boyunca kulluk yapmak zorundayız.

وَاعْبُدْ رَبَّكَ حَتّٰى يَاْتِيَكَ الْيَقٖينُ

Ve ölüm denilen kesin gerçek kapını çalıncaya dek, Rabb’ine kulluk ve ibâdetedevâm et!”[10](Hicr, 15/99) Ramazan sonuna kadar değil, ömür sonuna kadar kulluk…

أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عُمَرَ - رضى الله عنهما - أَخْبَرَهُ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ - صلى الله عليه وسلم - قَالَ « الْمُسْلِمُ أَخُو الْمُسْلِمِ ، لاَ يَظْلِمُهُ وَلاَ يُسْلِمُهُ ، وَمَنْ كَانَ فِى حَاجَةِ أَخِيهِ كَانَ اللَّهُ فِى حَاجَتِهِ ، وَمَنْ فَرَّجَ عَنْ مُسْلِمٍ كُرْبَةً فَرَّجَ اللَّهُ عَنْهُ كُرْبَةً مِنْ كُرُبَاتِ يَوْمِ الْقِيَامَةِ ، وَمَنْ سَتَرَ مُسْلِمًا سَتَرَهُ اللَّهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ » .

Abdullah bin Ömer radıyallahuanhumâ’dan rivayetedildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi vesellemşöyle buyurmuştur:“Müslüman Müslüman’ın kardeşidir. Ona haksızlıketmez, onu zor anında yalnız bırakmaz. KimMüslüman kardeşinin bir ihtiyacını karşılarsa, Allahda onun bir ihtiyacını karşılar. Kim bir Müslüman’ınbir sıkıntısını giderirse, Allah da onun HesapGünü onun sıkıntılarından birini giderir. Kimbir Müslüman’ın mutlaka açıklanması gerekmeyen birayıbını örterse, Allah da Hesap Günü onun bir ayıbını örter.”[11](Buhari, Mezalim, 4; Müslim, Bir, Sıla ve adap, 58; Ebu Davud, Edep, 46; Tirmizi, Hudud, 3; Elbani sahih demiştir. Ahmed b. Hanbel, 2/91; Şuayb Arnavut sahih demiştir.)

Ramazanda bol bol sevaplarla ve geçmiş günahlarımızı da affettirip, günahlardan arınmış bir şekilde bayrama kavuşanlardan olmayı, bütün bir ömrümüzü ramazan gibi yaşamayı Rabbimden niyaz ediyorum. Bayramınızın bütün İslam âlemine hayırlar getirmesini, savaşın, zulmün, işgalin, açlığın, susuzluğun ve bu gibi nedenlerden dolayı ölümlerin son bulmasını Yüce Rabbimden niyaz ediyorum…

Bayram Namazının Kılınışı:

“Bayram namazı, biri ramazan bayramında diğeri kurban bayramında olmak üzere yılda iki defa kılınan iki rek'atlık bir namazdır. Bayram namazı Hanefî mezhebinde, cuma namazının vücûb şartlarını taşıyan kimselere vaciptir. Şafiî ve Mâlikîler'e göre müekked sünnet, Hanbelîler'e göre ise farz-ı kifâyedir.

Bayram namazının diğer namazlardan kılınış bakımından farkı, bunun her rek'atında üçer fazla tekbir olmasıdır. Bu fazla tekbirlere “zait tekbirler” denir. Bu ilâve tekbirler vacip olup birinci rek'atta kıraatten önce, ikinci rek'atta kıraatten sonra alınır.

Tekbirle birlikte eller kaldırılır ve yanlara bıra­kılır (ref ve irsal). İlk rek'atta iftitah tekbirinden sonra eller bağlanır (itimâd) ve “Sübhâneke” okunur. Bundan sonra imamla birlikte zait tekbirlere geçilir. İmamın tekbiri diğer tekbirlerde olduğu gibi sesli, cemaatin tekbirleri ise al­çak sesle olur. Allahüekber denilerek eller kaldırılır ve yanlara salınır, üç kere “sübhânellah” diyecek kadar beklendikten sonra yeniden tekbir alınır; aynı şekilde eller kaldırılır, yanlara bırakılır ve biraz beklendikten sonra bu rek'attaki zait tekbirlerin sonuncusu olan üçüncü tekbir alınır ve bu defa eller bağlanır. Cemaat susar, imam gizlice eûzü ve besmele çektikten sonra açıktan okumaya başlar. Fâtiha'dan sonra bir sûre daha okur, rükû ve sec­deden sonra ikinci rek'ate kalkılır. İkinci rek'atta imam, Fatiha ve arkasın­dan bir sûre okuduktan sonra üç defa tekbir alınır ve eller yanlara salıverilir. Dördüncü tekbir rükûa geçiş tekbiri olup bu tekbirle rükûya gidilir ve namaz tamamlanır.”[12]